Ey Çarşı Ahâlisi! Sizler Ne Kadar da Nasipsizsiniz!

Şeyh Sâdî irfan ve güzel ahlâk adına ne söylüyor? Ebû Hüreyre'nin -radıyallâhu anh- yaşadığı hadiseden çıkarmamız gereken dersler nelerdir?

Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur:

“Baba mirası istiyorsan, babanın ilmine (irfânına, güzel ahlâkına) vâris ol. Çünkü onun miras olarak bıraktığı mal, on günde harcanabilir.”

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- bir gün Medîne çarşısına uğramıştı. Bir kenarda durdu ve:

“–Ey çarşı ahâlisi! Sizler ne kadar da nasipsizsiniz!” dedi.

“–Niçin ey Ebû Hüreyre?” diye sordular.

“–İşte şurada Allah Rasûlü’nün mirası taksim ediliyor, siz ise burada duruyorsunuz. Gidip siz de ondan nasîbinizi alsanıza!” dedi.

Çarşı ahâlisi:

“–Bu taksim işi nerede yapılıyor?” diye sordular. O da:

“–Mescid’de.” dedi.

Koşarak gittiler. Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- orada durdu ve gidenlerin dönüşünü bekledi. Geldiklerinde:

“–Ne yaptınız?” diye sordu.

“–Mescid’e gittik, ama orada taksim edilen bir şey göremedik.” dediler.

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-:

“–Mescid’de hiç kimseyi görmediniz mi?” diye sorunca;

“–Evet, bazıları namaz kılıyordu, bazıları Kur’ân okuyordu, bazıları da helâl ve haram konularını müzâkere ediyordu.” dediler.

Bunun üzerine Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-:

“–Yazık size, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼin mîrâsı da zâten bunlardan başkası değildir!” dedi. (Heysemî, I, 123-124)

Peygamberler ümmetlerine îmânı, takvâyı, ilmi, irfânı, güzel ahlâkı miras bıraktıkları gibi, bir anne-babanın evlâtlarına bırakabileceği en kıymetli ve en hayırlı miras da;

‒İslâm şahsiyet ve karakteridir.

‒Başta namaz olmak üzere, ibadet şuurudur.

‒Güzel bir mânevî terbiyedir.

Evlâtlarına bu ulvî hazineleri miras bırakabilen anne-babalar, ömürlük bir teşekküre lâyıktırlar. Ayrıca bir anne-baba için en büyük zenginlik ve saâdet de, arkalarında kendilerine hayruʼl-halef ve sadaka-i câriye olacak evlâtlar bırakabilmektir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2025 – Temmuz, Sayı: 473

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZİN BIRAKTIĞI İKİ EMANET

Peygamber Efendimizin Bıraktığı İki Emanet

“SİZE İKİ ÖNEMLİ ŞEY BIRAKIYORUM” HADİSİ

“Size İki Önemli Şey Bırakıyorum” Hadisi

KUR’AN VE SÜNNET BİR BÜTÜNDÜR

Kur’an ve Sünnet Bir Bütündür

PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİNE UYMAKLA İLGİLİ AYETLER

Peygamberimizin Sünnetine Uymakla İlgili Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.