Gazze’de Son 24 Saatte 18 Kişi Açlıktan Öldü

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana abluka altındaki Gazze Şeridi’ne aralıksız sürdürdüğü saldırılar, her geçen gün daha da yıkıcı bir hâl alıyor. Son 24 saatte 132 Filistinli daha hayatını kaybederken, bunlardan 18’inin açlıktan öldüğü bildirildi.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, son bir günde hastanelere 130 cenaze ve 495 yaralı ulaştı. Saldırılar başladığından bu yana ise hayatını kaybedenlerin toplam sayısı 58 bin 895’e, yaralananların sayısı ise 140 bin 980’e yükseldi.

İsrail ordusunun, 19 Ocak'ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart’tan bu yana yeniden başlattığı saldırılarda 8 bin 66 kişi yaşamını yitirdi, 28 bin 939 kişi yaralandı.

İnsani Yardım Beklerken Katledildiler

Öte yandan, 27 Mayıs’tan bu yana İsrail ve ABD güdümündeki "Gazze İnsani Yardım Vakfı" adı altında yürütülen sözde yardımlar sırasında gerçekleştirilen saldırılarda 922 kişi hayatını kaybetti, 5 bin 861 kişi yaralandı. Bu saldırıların büyük bölümü, yardım bekleyen sivillerin doğrudan hedef alınmasıyla gerçekleşti.

Bugün sabah saatlerinden itibaren Gazze’nin çeşitli bölgelerinde yardım kuyruğundaki sivillere düzenlenen saldırılarda 94 Filistinli daha can verdi. Bu kayıpların 81’i, Gazze'nin kuzeybatısında yer alan Sudaniye bölgesinde yaşandı.

Gazze Sağlık Bakanlığı, sadece bu saldırılarda 73 cenazenin hastanelere ulaştırıldığını ve 150’den fazla yaralının tedavi altına alındığını bildirdi. Yaralıların bir kısmının hayati tehlikesi devam ediyor.

Enkaz Altında Binlerce Kayıp Var

Resmî açıklamalarda, hâlâ enkaz altında binlerce kişinin bulunduğu belirtilirken, kurtarma çalışmaları da yoğun saldırılar ve yakıt eksikliği nedeniyle oldukça sınırlı sürüyor. Sağlık sisteminin çöktüğü Gazze’de açlık, susuzluk ve barınma sorunu her geçen gün derinleşiyor.

Uluslararası toplumun tepkisizliği, Gazze’deki bu insanlık dramını daha da görünmez hâle getiriyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.