Enes İbni Mâlik (r.a.) Kimdir?

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hizmetinde büyüyen Enes İbn-i Malik (r.a.) nasıl bir hayat sürdü ve bize hangi önemli ahlaki öğütleri bıraktı?

Enes İbn-i Malik -radıyallâhu anh-, bir hicret hediyesidir.

ENES İBNİ MALİK (R.A.) KİMDİR?

Sevgili Peygamberimiz Medîne'ye teşrif ettiklerinde, kendilerine hizmet etmesi için annesi tarafından getirilerek Efendimize hediye edilen bir gençtir. Henüz 9-10 yaşlarında iken Allah Rasûlü'nün terbiyesiyle yetişen, büyüyen bir bahtiyardır. "Rasûlullah'ın hizmetçisi" lakabıyla meşhur olmuş bir sahabidir. Annesi ilk Müslümanlardan Ümm-i Süleym -radıyallâhu anha-'dır. Babası Malik, İslam olamadan vefat ettiği için annesi çok üzülürdü. Kendi dünyasını İslam'ın nuru ile aydınlatan Ümm-i Süleym (r.anha) çocuğunun da o nurla dolmasını, yetişmesini istiyordu. Fahr-i Kâinat (s.a.) Efendimizin Medine'ye hicretini ganimet bildi. Hemen Enes'i alıp huzur-u saadete getirdi ve:

"Ya Rasûlallah! Bunu size hizmet-i seniyyenizde bulunması arzusuyla getirdim. Bu oğlumdan başka size hediye edecek bir şeyim yok. Kabul buyurun ve ona dua edin. Enes, benim oğlum sizin hadiminizdir." diyerek Sultan-ı Güzin (s.a.) Efendimize takdim etti. İki cihan güneşi Efendimiz de Enes hakkında:

"Allah'ım! Malını ve evladını mübarek kıl, ömrünü uzun eyle. Günahlarını affeyle..." diye dua buyurdular.

Enes (r.a.) bu dua bereketiyle sekseni aşkın evlad ve ahfad gördü. Malı çoğaldı. Yüz üç sene gibi uzun bir ömür geçirdi. O kadar çok mala sahip olmasına rağmen sade bir hayat yaşadı. Dünyanın süsüne, zevkine aldırış etmedi. Dünyalık toplamadı, elinde tutmadı, fakirlere, yoksullara dağıttı. Talebelerinin ihtiyaçlarını bizzat kendisi temin etti.

O, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in halini, sözünü, ahlakını, ışığını en iyi bilen ve en güzel şekilde nakledendi. Zira genç yaşta vahyin terbiyesiyle yetişmişti. Rasûl-i Ekrem (s.a.) Efendimizden hiç ayrılmamıştı. 2230 hadis nakletmiştir.

İnsan eğitiminde, terbiyesinde çok önemli bir ölçü olan ve Efendimizin nezih ahlakından bir bölümü Enes (r.a.) şöyle naklediyor:

"On yıl hizmet-i alîlerinde bulundum. Bu müddet içerisinde beni ne dövdü, ne azarladı. Bir defa olsun 'Bunu niye yaptın?' veya 'Neden yapmadın?' diye yüzünü ekşitmedi. O, insanların en güzel huylusu ve en çok merhametlisiydi."

Enes İbn-i Malik (r.a.) son derece nazik, güzel sözlü ve güler yüzlü idi. Verdiği derslerde Rasûl-i Ekrem (s.a.) Efendimizle aralarında geçen hatıralarını tatlı tatlı anlatır ve o günleri tekrar yaşarcasına zevkle ders yapardı. Dinleyenlerin gönüllerinde Rasûlullah sevgisi parlardı. Her fırsatta onun sevgisinden bahsederdi. Hayatında ona hizmeti cana minnet bildiği gibi vefatından sonra da o sevgiliden bahsetmek onun için büyük bir mutluluktu. Onun "Ey iki kulaklı!" diye seslenişi ve "Ey oğul!" diye verdiği öğütleri kulaklarında hâlâ çınlıyor ve gönlünde bir ışık huzmesi gibi parlıyordu. Asırlar sonra gelen bizlerin ve gelecek olan ümmetin gönüllerini parlatacak, hayatlarına yön vermede bir ışık olacak bu öğütleri Enes (r.a.) Rasûlullah (s.a.)'den şöyle naklediyor:

"Ey oğul! Elinden geldiği kadar abdestli ol. Çünkü kim abdestli olarak ölürse ona şehidlik verilir.

Ey Enes! Rükûda ellerinle dizlerini sıkıca tut. Parmaklarını birbirinden ayır. Dirseklerini yanlarına yapıştırma. Rükûdan kalkınca, her uzvun tam olarak yerine gelsin. Allah Teâlâ, kıyamet gününde, rükû ve secde arasında belini dosdoğru yapmayana nazar etmez. Secde ettiğin zaman, alın ve ellerini iyice yere koy. Secdeleri çabuk ve acele yaparak, horozun yem gagalaması gibi gagalama. Secdede kollarını yere sererek, köpeklerin veya tilkinin yatışı gibi yere serilme. Namazda sağa sola bakmaktan sakın.

Ey oğul! Kimse hakkında kötülük besleme. Bu şekilde sabahlamağa ve akşamlamağa çalış. Bunu başarırsan hesabın çok kolay olur.

Ey Enes! Büyüklere hürmet, küçüklere merhamet et. Duayı çok yap. Zira dua muhakkak kazaları önler."

İşte Rahmet Peygamberi Efendimizin şefkat dolu tavsiyeleri... Sadece Enes'e değil, hepimize... Ne uyarıcı öğütler, elhamdülillah... Çoğumuzun bildiği fakat ihmal ettiği hususlar.

Devamlı abdestli bulunmak. Her anın ibadet olmasını sağlamak. Ve sonunda şehidlik. Ne büyük mertebe.

Tâdîli erkâna riayet. Namazın tadını almağa vesile bir amel. Huzurda olduğumuzu gösteren bir işaret.

Kimseye kötülük beslememek. Ne büyük ahlak ve ne seadet.

Büyüklere hürmet, küçüklere merhamet. Ne güzel edeb.

Allah'ım bu ahlakı cümlemize nasib et. Âmin.

Dört halife devrinin hepsini gören Enes İbn-i Malik (r.a.) Hz. Ebu Bekir (r.a.) zamanında Bahreyn havalisinin zekâtını toplamakla görevlendirildi. Hz. Ömer (r.a.) devrinde Şûra'ya seçildi. Bu arada hadis ve fıkıh ders halkaları oluşturdu. İran fethinde bulundu. Komutan Hürmüzan'ın Medine'ye getirilişinde vazife aldı. Sonra Basra'ya gitti. Hz. Ömer ve Hz. Osman (r.anhum)'un vefatlarını Basra'da iken öğrendi. Hz. Ali (r.a.) ve Emevilerin ilk devirlerine de yetişen Enes (r.a.) H. 93 / M. 712'de Basra'da vefat etti. Taf denilen mahalleye defnedildi. Cenâb-ı Hak'tan şefaatlerini niyaz ederiz.

Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 101

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZİN HİMAYESİNDE YETİŞEN ÇOCUK

Peygamberimizin Himayesinde Yetişen Çocuk

ENES BİN MALİK’İN (R.A.) HAYATI

Enes Bin Malik’in (r.a.) Hayatı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.