Cami Pencerelerindeki Demirlerin Sırrı

Hemen hemen bütün Osmanlı camilerinde bulunan demir parmaklıkların özel bir anlamı var mı? İşte camilerin giriş pencerelerinde, avlularında, içinde mezarlar bulunan hazirelerin duvarlarında bulunan demir parmaklıkların sırrı...

Özellikle İstanbul’da camilerin giriş pencerelerinde, avlularında, içinde mezarlar bulunan hazirelerin duvarlarında bulunan demir parmaklıklar vardı. Bu parmaklıkların neden böyle bir yukarıdan, bir aşağıdan ve ortasından da bir demir halka ile tutturulmasının özel bir anlamı olduğunu biliyor muydunuz?

indir

ZIVANADAN ÇIKMA ASLINDA BİR DUADIR

Osmanlı Mimari üslubunda zıvana, mimari yapılarda bir çeşit geçmeli kilit biçimini ifade etmek için kullanılır. Aslında daha çok ahşap veya taş bir direğin/sütunun oturtulduğu dişi oyuğu ifade eder. Bütünüyle mermer sütunlardan oluşan bir yapıda veya ahşap direklerin oyuklara yerleştirilmesiyle yapılmış bir çatıda, sütun veya direklerin bir vesileyle yerinden oynaması (zıvanadan çıkması) yapının bütünüyle çökmesine sebep olabilir. Netice olarak zıvana, yapı için çok önemli bir unsurdur. Fakat özellikle ibadethanelerde, türbe pencerelerinde ve mezarlık demirlerinde bu özellikle kullanılır. Hele hele camilerin tüm pencelerinde bu şekilde demir mutlaka vardır. Sebebi ise aslında bir dua anlamı taşımasındandır. Günümüzde yanlış bilinen anlamıyla, “deli” ya da “dengesini şaşırmış” olanlar için söylenen “Zıvanadan çıkmak” sözü, Osmanlı Mimarisinde bir dua anlamına gelmektedir.

images

KURAN VE SÜNNETTEN AYIRMA DEMEK

Pencere demirlerinden Dikey olanı “Kur’an’ı” sembolize etmektedir. Yatay olanı ise “Sünneti” sembolize etmektedir. Bu şekilde yapılmasının sebebi ise, camiye girerken aslında müminleri bir duaya çağırmak, daha camiye girerken bu niyetle içeri girmesine hazırlık yaptırmak içindir. İbadet için girenlere daha baştan diyor ki: “Allah’ım sen beni Kuran ve Sünnetten ayırma. Ayağımı Kuran ve Sünnette sabit kadem kıl” Evet, aslında sıradan gördüğümüz bir demir, sıradan gördüğümüz bir pencerenin müminleri duaya çağırması ne kadar ince bir davranış. Osmanlı işte bu şekildeydi, hiçbir taş, hiçbir çivi daha sebepsiz yere çakılmamıştır.

Kaynak: istanbulunsirlari.net

İslam ve İhsan

"BİR MÜSLÜMANA ZARAR GELMEMESİ İÇİN DEMİRLERİNİ ELİYLE TUTSUN" HADİSİ ŞERİFİ

"Bir Müslümana Zarar Gelmemesi İçin Demirlerini Eliyle Tutsun" Hadisi Şerifi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.