Yapay Zekanın Verdiği Fetva İle Amel Edilir mi?

Yapay zekanın verdiği fetva ile amel edilir mi? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Yapay zekânın verdiği fetvayla yapay insanlar amel ederlerse, biz de kendi ayağımıza kurşun sıkmış oluruz. Eğer fetva işi yapay zekâyla çözülecek olsaydı, o zaman bu programları yapay zekâya bırakmamız gerekirdi. Bu nedenle yapay zekâ meselesini iyi anlamak gerekiyor.

Bir örnek vereyim:

Bir gün çocuğum dedi ki: “Baba, ödevimi yapay zekâyla yaptım. Hoca benden bir kitabı özetlememi istedi, ben de yapay zekâ ile konuştum, yazdım.”

Sonunda bir baktım ki yapay zekâ, kendi kafasına göre olur olmaz şeyler söylüyor; bazısı doğru, bazısı yanlış. O zaman anladım ki yapay zekânın verdiği bilgileri test etmek gerekiyor.

Çünkü yapay zekâ dediğimiz şey akıl sahibi bir varlık değil; akıl sahibi insanların programladığı bir araç. Evet, elindeki verileri çok hızlı analiz edebiliyor, benzer metinleri bir araya getirebiliyor. Siz bir fetva sorduğunuzda, eğer internette bu soruya bir cevap verilmişse, onu alıp size sunabiliyor. Ancak bu cevap bazen yanlış olabiliyor ya da karışıklıklar yaşanabiliyor. Eğer o konuda daha önce bir fetva verilmemişse, bu kez benzeterek, uydurarak bir şey üretmeye çalışıyor.

Rahmetli dedem zamanında eczaneye gitmiş, bundan 80 sene kadar önce. Demiş ki: “Şu ilaç var mı?”
Onlar da: “Yok ama muadili var,” demiş.
Dedem de demiş ki: “Bize sıbyan mektebinde derlerdi, Elif B, altında bir nokta T; ona benzer, S’ye benzer… Şimdi bu ‘ona benzer’ değil, aslı var mı yok mu ona bakacaksın.”

İşte yapay zekâ da, benzerleri ortaya koyarak bir şey üretmeye çalışıyor. Ancak burada bilgi sadece soyut bir veri olarak mı ele alınacak, yoksa o bilgi kişiye özel şekilde harmanlanıp takvayla mı yorumlanacak, bu tercih meselesidir.

Âlimlerimiz, müftüde bulunması gereken şartları sayarken ilk sıraya “iman ehli olmak” şartını koyarlar. Binaenaleyh, yapay zekâ iman ehli olursa (!) belki fetvasına güvenilir diyebiliriz ama elbette bu da yeterli değildir.

Sonuç olarak, biz fetva oluştururken yapay zekâdan istifade edebiliriz. Örneğin, Kur’an-ı Kerîm’de belirli kelimeleri taratmak, belirli meselelerin hadislerde nerelerde geçtiğini araştırmak gibi yardımcı işlemler için kullanılabilir. Ancak Allah’ın muradını doğru şekilde anlamak için, Allah’ın âlim ve takva sahibi kullarının rehberliğine ihtiyacımız vardır. Çünkü bu konuda en önemli şart, Allah’ın dinine karşı duyarlı, hassas olmaktır.

İslam ve İhsan

YAPAY ZEKA İLE İSLÂMİ İLİMLER ÖĞRENMEK UYGUN MUDUR?

Yapay Zeka İle İslâmi İlimler Öğrenmek Uygun Mudur?

YAPAY ZEKA: NASIL BİR GELECEK?

Yapay Zeka: Nasıl Bir Gelecek?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.