Altınoluk Dergisinin Kasım 2023 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 453. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Kasım 2023 sayısı “Gazze’nin Yanındayız: Allah’ın Laneti Zalimlerin Üzerinedir” kapağıyla yayınlandı.

“Gazze’nin Yanındayız: Allah’ın Laneti Zalimlerin Üzerinedir” başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 453. sayısının sunuş yazısı şöyle takdim edildi.

GAZZE’NİN YANINDAYIZ

Dergimiz 1986’da yayına başladı. İkinci sayımızın kapağı “Kudüs Acısı” başlığını taşıyordu. İsrail zulmünü, Siyonist zalimi ve Filistinli mazlumu o günden bu yana defalarca ele aldık. Hem kendi vazifelerimizi hatırlattık hem de sözde medeni dünyanın gözünde işlenen soykırım karşısında üç maymunu oynayanları teşhir ettik.

Neredeyse 40 sene geçmiş, değişen bir şey var mı? Yine aynı sahneler, yine aynı vahşet ve yine aynı duyarsızlık… 1948’de bereketli toprakların bağrına saplanan hançer insanlığın yüreğini kanatmaya devam ediyor. Zulüm devam ettikçe hepimizde şu kanaat güçleniyor: İsrail sorunu için herkesin vicdanına sinecek bir çözüm ihtimali maalesef gittikçe ihtimal dışı kalmaktadır.

Ne söz, ne kural, ne vicdan ne de hak tanıyanlara kendi dillerinden konuşmaktan başka çare var mı? İzlediğimiz vahşetin karşısında nutkumuz tutuluyor. Bir nebze sesi çıkanların sesi nasıl bastırılıyor, haklı nasıl haksız, mazlum nasıl zalim gibi gösteriliyor, insanın aklı almıyor. Vicdanın çığlığını bastıramayıp tepki gösterenler nasıl dışlanıyor, nasıl itibarsızlaştırılıyor, ibretlik…

Hepimize göz göre göre bebek katillerini mazlum, hastane bombalayanları mağdur gösteren bu toplu akıl tutulması artık yetmeli. Bize tiyatro oynayan ve izletenler gücün hakkını esas alıyorlar. Bu melun tavrın sahiplerine karşı haklı olmanın yetmediği artık anlaşılmalı. Haklının hakkını, haksıza mani olarak araması ve Kur’an’ın tabiriyle müstazaf konumuna düşmemesi gerekiyor.

Hakkın gücünü haksıza kim gösterecek? Hakkın yanında olduğunu iddia edenler tabii ki… Hakkın yanında olanlar zalimin zulmüne mani olmakla mükelleftirler. Siyonistler, Osmanlı yetimi Filistinlinin canına, malına ve şerefine kasteden müfsit zalimlerdir. Bugün, yetime sahip çıkma, hakkı gasp edilenin hakkını teslim etme ve Allah’ın vaadinin hak olduğunu gösterme zamanıdır.

Allah’ın vaadi haktır; Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir. Lanet, bütün âlemi içine alan rahmetten uzak olmak demektir. İnsan nasıl böyle bir dereceye düşebilir? İşte hepimiz şahidiz; insan demeye bin şahit Siyonist zalimler böyle bir derekeye düşmüştür. Onlar, zulüm ve taşkınlıkları ile çukurun dibine battıkça batmakla kalmıyor, hepimizi aksiyona geçemeyen meflûçlara dönüştürerek insanlığımızla alay ediyorlar.

“Artık yeter” demenin zamanı gelmiştir. Bugün, hepimizi o çukurun dibine çağıran ve zulmü sıradanlaştıranlara anladıkları dilden mukabele etmek bir insanlık vecibesidir. Bıçak kemiğe dayanmış, nasihat ve tekdirle oyalanacak vakit kalmamıştır. İşlenen insanlık suçlarına sessiz kalmaya devam ettiğimiz takdirde kendi insanlık hesabımızı veremeyecek bir yere düşeceğiz. Hepimiz bundan Allah’a sığınalım.

Suçsuz yere katledilen çocuklar, kadınlar ve masumlar kardeşlerimizdir. Kardeşlerimize nihai manada Rabbimizden başka yardım edecek yoktur. İlahi yardım er geç erişecek ve yine ilahi nizam gereği bu O’nun kulları eli ile olacak, gelin biz o kullardan olmak için dua edelim. Rabbimiz mazlumlara imdad eylesin, bizi de o imdadı kendileri ile gerçekleştirdiği seçkin kulları arasına katsın. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.

Dergiye ulaşmak için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.