Altınoluk Dergisinin Haziran 2019 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 400. sayısı çıktı. Altınoluk dergisi Haziran 2019 sayısında "Gönlü Genişletme Zamanı HATÂ ARAMA, HATÂNI ARA" kapak başlığı ile okuyucusuyla buluştu...

Altınoluk dergisinin Mayıs 2019 sayısının sunuşu şu şekilde;

400 KERE MAŞALLAH 400 KERE ELHAMDÜLİLLAH

Kehf Suresi’nde, kendisine iki üzüm bağı verilmiş bir adamdan bahsedilir. Etrafı hurmalarla donatılmış bu bağların araları ekinle kaplıdır. Ortadan bir ırmak akar, bu yüzden bağların mahsulü bol olur. Böyle güzel bir yerden her türlü ürünü devşiren adam ne var ki etrafına karşı bu nimetlerin kibri ile caka satmaktadır. Hatta bir arkadaşına “Malım da evladım da senden çoktur” diye had bildirmeye bile kalkmıştır. Adam, elindeki nimetin zevaline hiç ihtimal vermez, kıyametin kopacağını düşünmez, Rabbinin huzuruna götürülse bile orada sahip olduğundan daha iyisini bulacağına dair boş bir zan besler. Onun nasıl yanlış bir yolda olduğunu fark eden arkadaşı şu ibretli uyarıda bulunur: “Keşke bağına girdiğinde, ‘Mâşallah! Güç yalnız Allah’ındır’ desen!”

Altınoluk dergisi temini ve abonelik için tıklayınız.

ALTINOLUK Dergimizin 400. Sayısını çıkarmaya bizi muvaffak kılan Allahımıza hamd-ü senâlar olsun. Biz bağ sahibine yapılan uyarıyı alıyor, başımızın üstüne koyuyor ve gönlümüzün ta derininden gelen şükür hissimizle “Mâşallah! Güç yalnız Allah’ındır” diyoruz. Dergimizi ilk sayısından bu yana İslam’ı güzel yaşamanın derdi ile temayüz etmiş bir mektep kılan ancak O’dur. Aynı yere bakmanın heyecanını tattığımız güzel refikleri, mümtaz okuyucuları bahşeden de O… İmanı aşkla yaşamanın ikliminde, bu beraberlikle nice güzellikler lütfeden, küreyi içine alacak büyük bir muhabbet halkası oluşturan yine O... Bunu hangi fani, hangi çaba ile başarabilirdi ki? Elhamdülillah, tekrar ve tekrar elhamdülillah…

Evet, güç yalnız Allah’ındır. Veren, yapan, eden ve ihsan eden O’dur. Her nimet O’ndandır. 400. sayısını elinizde tuttuğunuz şu güzel dergi O’ndan bize bir ikram olarak içerisinde tam 400 ayrı ağaç dikilmiş gül kokulu, yemişi bol, sakini sâlihler olan bir bahçedir. Tıpkı yukarıda bahsi geçen bağlar gibi, yümn ü bereket ile ışıl ışıldır, hamdolsun. Evet, o bağlar gibi… Etrafı hurmalarla donatılmıştır, ağaçların araları ekinle kaplıdır, her sene, her tür ve çeşitten verimli mahsuller veren bu bereketli bahçenin derûnundan coşkun bir ırmak akar.

Bahçemizin etrafı hurmalarla donatılmıştır. Hurma, mukaddes beldelerin simgesidir; tatlıdır, besleyicidir, şifadır. Bizim ilk sayımızdan bu yana gözümüz, gönlümüz Mekke’de, Medine’dedir. Biz ruhumuzu, bu zamanı aşan mekânların gıdası ile beslemeye gayret ederiz. Yazımız, sözümüz ve tefekkürümüzün membaı orasıdır. Muhtemelen o yüzden dilimiz tatlı, sözümüz ferahlatıcıdır. Yol arkadaşlarımıza takdim ettiğimiz, liyakatimiz nispetinde bu membadan devşirdiğimiz nasibimizdir.

Bahçemizin araları ekinle kaplıdır. Ekin, Anadolu’nun simgesidir. Emektir, gayrettir, berekettir. Bize hastır, buraların semeresidir; buraları buralar yapan mânâ ve mayadır. Ahmed Yesevi’lerin, Horasan erenlerinin, Yunusların ve Mevlanaların kardığı bu topraklar, Hak yolunda sahabe neslinden sonra yeni bir heyecanın mecrası olmuştur. Bahçemizden, kökü Dar-ül Erkam olan bu heyecanın mahsulünü devşiririz. O mahsul ile her ay sadra şifa, gönle deva bir sofra kurmaya gayret ederiz. Muhatabımız o mahsulün buralara has lezzetini, kokusunu ve tadını hisseder, çünkü o sofra yüreği geniş, kendisi mütevazı Anadolu sofrasıdır ve herkese açıktır.

Bahçemizin derûnundan coşkun bir ırmak akar. Akış teselsül bereketi, ırmak altın silsiledir. Şah-ı Nakşibend, Abdülkadir Geylani, Halid-i Bağdadi gibi Hak dostlarının gönülleri ile asırlardan asırlara devredilen ve coşkunluğunu hiç yitirmeyen o ırmağın gözü Hazreti Peygamber’dir. Irmağın göreni hayran bırakan güzelliği de, tadanı seyran ettiren nefaseti de O En Güzel İnsan’dandır. O coşkun ırmağa yatak olma liyakati ne büyük bir mazhariyettir. Biz her ay gönlümüz titreyerek bu mazhariyeti diler, yazımızı, sözümüzü bu temenni ile bezeriz. Duamız, Altın Silsile’nin çağları aşan “altın” akışında sade ve samimi bir “oluk” olmaktır.

Bahçemizde her ürün bitmiştir, çünkü burası fıtratın ve tabiiliğin has toprağı ile döşenmiştir. O verimli zeminde istidadı ve nasibi olan herkes kendine yer bulur, yol bulur. O yer herkesin kendi hususi mecrası içinde akabileceği, kendi hususi macerasını yaşayabileceği ve kendi mahsulünü bitirebileceği mümbit ve müsmir bir arazidir. Burada kimse dışlanmaz, ötelenmez ve hor görülmez. Biz ibadullahı istihkar illetinden Allah’a sığınırız. Yaratılana Yaratan’dan ötürü merhamet eder, herkese “gel ne olursan yine gel” çağrısı ile seslenir, davetimize icabet edeni, kutlu yolda kendine gelsin diye has bahçemizin semereli toprağına ortak ederiz.

ALTINOLUK, “Bu sözü kim ulaştırır” diyen Peygamberimizin önüne fırlayan o muazzez sahabenin heyecan ve aşkına hayran bir mekteptir. Bu mektebin talebelerinin ruhunun gayesinde, görmeden özlenen kardeş olma ufku vardır. Bu bir şevk ve iştiyak kıvamıdır. Dahası, azat kabul etmez bir adanıştır ki Kutlu Nebi’nin derdi, davası ve çabasını yedi iklim, dört bucağa eriştirmeye çalışır. O adanışın her sayısı sanki meçhule kanatlanan bir mektup gibi kim bilir nerelere gider, kim bilir kimleri bulur? Her sayı ayrı bir tecelli ve ayrı bir nasiptir. Kâh rahmet olur, dostları ve kardeşleri muhabbet havuzuna gark eder, kâh dua olur, gönülleri sema kapılarına seferber eder, kâh ikaz olur, Kur’an ve Sünnet’e dönmeye çağırır, kâh ihtar olur, nasipsize karşı durur, kâh davet olur, hidayetlerin kapısını aralar.

ALTINOLUK 400 sayıdır kalbimizle dünyanın üzerine yürüdüğümüz bir seferin adıdır. Bu sefer, insanları Allah’ımıza, Allah’ımızı da insanlara sevdirme çabası ile erişilmedik yer, çalınmadık kapı ve seslenilmemiş yürek bırakmama azmi taşır. Biz bu azim ile 400 sayıdır olduğu gibi her sayımızda yeniden bismillah demeye devam edeceğiz. Rabbimizden bizi daha nice 400 sayılara ivmesi her hamlede artan bir aşk, şevk ve heyecan ile eriştirmesini niyaz ederiz. Bu kutlu yolculukta bizi yalnız bırakmayan siz kıymetli okuyucularımıza en derin muhabbetlerimizi arz ederiz. 400 aydır mahsul veren bahçemize bereketli nazarlarınızı çeviriniz ve lütfen “Mâşallah! Güç yalnız Allah’ındır” diyerek dualarınızı esirgemeyiniz.

Altınoluk dergisi temini ve abonelik için tıklayınız.

Takdim: M. Lütfi Arslan, Altınoluk Dergisi, Haziran Sayı: 400

İslam ve İhsan

TEBLİĞ VAZİFESİNİN ÖNEMİ VE FAZİLETİ

Tebliğ Vazifesinin Önemi ve Fazileti

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.