Almanya'daki Cami Saldırıları Mercek Altında

Araştırmacı Yusuf Sarı, çoğu durumda faillerin yakalanamadığını belirterek, "En önemli bulgulardan biri, cami cemaatlerinin önceden de defalarca saldırıya uğramış olmalarına rağmen bunu haber vermemeleridir." dedi.

Almanya'daki Ayrımcılıkla Mücadele Derneği (FAIR) bünyesindeki Brandeilig inisiyatifinin yayımladığı "2018 Yılındaki Cami Saldırılarının Arka Planı" raporunun araştırmacılarından Yusuf Sarı, "Genel olarak yetkililerin Müslüman karşıtı ırkçılığa karşı mücadelede daha fazlasını yapmasını bekliyoruz." dedi.

Sosyolog ve siyaset bilimci olan Sarı, Almanya'da Ocak 2014-Haziran 2021'de 768 cami saldırısının kayıt altına alındığı bildirilen raporla ilgili AA muhabirine değerlendirmede bulundu.

Saldırıya uğrayan camilerin yetkilileriyle görüşülerek hazırlanan raporu değerlendiren Sarı, "Kanaatimizce en önemli bulgulardan biri, cami cemaatlerinin önceden de defalarca saldırıya uğramış olmalarına rağmen bunu haber vermemeleridir. Ek olarak, saldırıların yarısı aşırı sağcılardan geliyor ve çoğu durumda failler yakalanamadı. Bu, faillerin hala Müslümanlar için bir tehdit oluşturduğu anlamına geliyor. Ayrıca toplulukların bir saldırıdan sonra genellikle yalnız kaldıklarını ve hem manevi hem maddi hiçbir yardım alamadıklarını da belirtmek önemlidir." diye konuştu.

"Irkçılığa karşı mücadelede daha fazlasını yapmalı"

Raporda belirtilen sorunlarla ilgili çözüm önerilerinde bulunup yetkililerden beklentilerini anlatan Sarı, "İlk adım olarak Müslümanlar için mevcut tehlike kabul edilmelidir. Genel olarak yetkililerin Müslüman karşıtı ırkçılığa karşı mücadelede daha fazlasını yapmasını bekliyoruz. Müslüman topluluklarla dayanışma artmalı ve cami toplulukları bir saldırıdan sonra mali de dahil olmak üzere desteklenmelidir. Ancak en önemli noktalardan biri, davaların aydınlatılması ve faillerin yakalanmasıdır, aksi takdirde bu failler için bir teşvik arz eder." ifadelerini kullandı.

Sarı, "Elbette güncel rakamları ve saldırıları da kaydettik. Müslümanlara ve camilere yönelik saldırıların giderek arttığını görüyoruz. Raporumuz, etkilenenlerle yapılan görüşmelere dayanmaktadır. 2018'de saldırıya uğrayan toplulukları araştırdık. 2020 yılında anket ve analizlerimizi gerçekleştirdik. Biz de yetkililerin yaptığı araştırmaların sonuçlarını beklemek zorunda kaldık ve maalesef çoğu sonuçsuz kaldı. Daha sonraki raporlarda ayrıca etkilenen diğer cemaatler ile de konuşacağız." şeklinde konuştu.

"Çok az sayıda şüphelinin bulunması endişe verici"

Cami saldırılarının ardından saldırganların yakalanamaması ya da yakalanan az sayıdaki şüphelinin küçük cezalarla kurtulmasına değinen Sarı, şunları kaydetti:

"Çok az sayıda şüphelinin bulunması endişe verici. Bazı durumlarda kamera kayıtlarını ve hatta itiraf mektuplarını biliyoruz. Bu şartlara rağmen çok az failin yakalanması da bizi şaşırtıyor. Aşırı sağcılıkla mücadele etmek istiyorsak ve gelecekte insanların ciddi şekilde zarar görmesini engellemek istiyorsak, özellikle bu noktada bir şeylerin değişmesi gerekiyor. Camilere yapılan saldırılar hiçbir koşulda küçümsenmemelidir. Umuyoruz ki raporumuzla Müslüman karşıtı ırkçılık konusuna küçük de olsa bir katkı yapmışızdır. Cami cemaatleriyle dayanışmanın artmasını diliyoruz ve umarız Almanya'da Müslümanlara yönelik saldırılar azalır."

Raporda neler var?

Parlamento dışı aşırı sağcı ve İslam karşıtı grupların endişeye yol açtığı aktarılan raporda, "Ocak 2014-Haziran 2021'da Almanya'da 768 cami saldırısı kaydedildi. Bununla birlikte, bildirilmeyen vaka sayısı çok daha fazla." ifadesi kullanıldı.

Camilere yönelik saldırıların sayısının artması ve sürmesine rağmen bu durumun kamuoyunun ilgisini yeterince çekmediğine işaret edilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Camilere yapılan saldırılar sadece toplumsal hayatı değil, anayasayla garanti altına alınan inanç özgürlüğünü de tehdit etmektedir. Bu saldırılar, bu ülkenin vatandaşlarının toplum olarak barış içinde bir arada yaşamasını tehlikeye atmayı amaçlamaktadır. Cami saldırılarının yanı sıra başörtülü Müslümanlara veya görünüşü itibarıyla Müslüman olduğu anlaşılan kişilere yönelik saldırılar hakkında çok az haber yapılması, kamuoyunda da ilgi eksikliği olduğunu göstermektedir. Ülke çapındaki ilk raporlama inisiyatifi olarak, toplumun tamamını bu konulara duyarlı hale getirmeyi ve cami saldırılarına ilişkin bilgi boşluklarını doldurmayı amaçlamaktayız."

Raporda, 2018'de 120 cami saldırısının kayda geçirildiği, genel olarak bakıldığında cami saldırılarının aydınlatılma oranın oldukça düşük olduğu, 120 saldırıdan sadece 9 vakada şüphelilerin tespit edilebildiği aktarıldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.