
Kur’an ve Hadislerde Geçen Gıdalar ve Faydaları
Kur’ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerde geçen gıdalar hangi hikmetleri barındırır ve sağlık açısından ne gibi faydalar taşır?
Kurân-ı Kerîm denince daha çok dînî, ahlâkî, hukûkî hükümler ve kâideler hatıra gelir. Aslında Kurân-ı Kerîm her şeyden önce insanı muhatap alır ve her şeyi ile ona hitap eder. Aynı zamanda insanı düşünmeye, araştırmaya ve çalışmaya davet eder. İçerdiği altı bin küsur âyet içinde tabiat bilimlerinin alanıyla ilgili de 750’den fazla âyet ihtivâ eder. Bunlar içerisinde “hıfz-ı sıhha” (koruyucu hekimlik), yeterli ve dengeli beslenme, zararlı yiyecek ve içecekler gibi gıda bilimi ve teknolojisini yakından ilgilendiren konulara da yer verir. Çağımızda önemi daha iyi anlaşılan insan vücûdunun büyümesi, kuvvetlenmesi ve tamiri için gerekli amino asitleri içeren proteinli yiyeceklerden (et, süt, yumurta vb.); dengeli ve yeterli beslenmede önemli bir yer tutan sebze ve meyvelerden, nebâtî yağlar, mineraller, su gibi vazgeçilemeyen ihtiyaçlarımızdan özellikle bahseder. Böylece Kur’ân-ı Kerîm, insan sağlığına değer vererek insanları bu konuda araştırmaya ve ilim sahibi olmaya sevk eder.
Kur’ân gibi ilahî mûcize ve Kıyâmete kadar gelecek insanlara rehber olan bir kitapta, faydalandığımız yiyeceklerin, özellikle isimlerinin belirtilmesinin, mutlaka pek çok hikmetleri ve faydaları olmalıdır.
(Tabii ki bu sözümüzle Kur’ân’da zikredilmeyen diğer gıda maddeleri faydasızdır demek istemiyoruz. Ayrıca Kur’ân’da farklı şekillerde ismi geçen her bitkinin de mutlaka herkese faydası olacaktır demek de zor. Bununla beraber isimlerinin geçmesiyle bu bitkilere insanların dikkatlerinin çekildiğini belirtmeye çalışıyoruz.)
KUR’AN’DA VE HADİSLERDE GEÇEN GIDALAR VE FAYDALARI
Görebildiğimiz kadarıyla, Kur’ân-ı Kerîm’de 28 adet besin maddesi değişik âyet-i kerimelerde özel isimleriyle geçmektedir. Bunları alfabetik sıraya göre şöyle sıralayabiliriz:
- Acur,
- Ayva,
- Bal,
- Balık,
- Buğday,
- Çimen,
- Et,
- Ekmek,
- Hardal,
- Hurma,
- İncir,
- Kabak,
- Kâfûr,
- Kudret Helvası,
- Kiraz,
- Mercimek,
- Misk,
- Muz,
- Nar,
- Reyhan,
- Sarımsak,
- Soğan,
- Su,
- Süt,
- Üzüm,
- Yonca,
- Zencefil,
- Zeytin-Zeytinyağı…
Yine hadîs-i şerîflerde de gıdalar ve bunların kullanımlarıyla ilgili konulara sık sık rastlamak mümkündür. Şöyle ki Peygamberimiz (s.a.v.), her konuda olduğu gibi tıp konusunda da bizim için en güzel rehber ve örnektir. Hadis kitaplarında tıbba ait bölümlere yer verildiği gibi, “Tıbb-ı Nebevî” ile ilgili müstakil eserler de yazılmıştır. Hatta büyük âlim İbn Kayyım el-Cevziyye (ö. 751/1350) tıbb-ı nebevî ile diğer tıbbı karşılaştırarak şöyle demiştir:
“Tıbb-ı Nebevî, diğer tıb gibi değildir. Kâmil akıl, nübüvvet ve vahyin mahsûlüdür. Diğer tıbların ekserîsi, tahmin, zan ve tecrübeye dayanır. Birçok hastanın, tıbb-ı nebevîden fayda görmemeleri normaldir. Çünkü bundan tam bir îman ve iz’ân ile şifasına inananlar fayda görür. Bu, sadırlara şifâ olan Kur’ân gibidir. Buna inanmayanların sadırları şifâ bulmaz. Bilakis Kur’ân münâfıkların küfürlerini ve kalplerindeki hastalıklarını artırır. Kur’ân canlı kalplere, temiz ruhlara şifâ olduğu gibi, tıbb-ı nebevî de temiz bedenlere şifadır. İnsanların tıbb-ı nebevîden yüz çevirmeleri, Kur’ân’dan şifâ istemekten yüz çevirmeleri gibidir.”
Bu kısa açıklamalardan sonra Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in tıpla ilgili hadîs-i şerîflerinden gerek Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen gerekse adı zikredilmeyen gıdalarla ilgili tavsiyelerinden bahsetmeye çalışacağız. Hadîs-i şerîflerde isimleri zikredilen gıda maddelerini şöyle sıralayabiliriz:
- Acur,
- Ayva,
- Bal,
- Çörek otu,
- Et,
- Hurma,
- İncir,
- Kabak,
- Kâfûr,
- Karpuz,
- Kekik,
- Kına,
- Kimyon,
- Mantar,
- Misk,
- Misvak,
- Nar,
- Salatalık,
- Sarımsak-soğan,
- Sinameki,
- Sirke,
- Su,
- Susam yağı,
- Süt,
- Tere,
- Turunç.
- Zeytinyağı…
Kurân’da adı geçen gıda maddeleri hakkında tafsilâtlı bilgi verilmemiştir. Zaten bu da Kur’ân’ın gâyesine aykırıdır. Nasıl ki, kıssaları, tarihî hakîkatleri, bir tarih bilgisi gibi teferruatıyla zikretmek için gönderilmemişse, tıp ile ilgili, besin maddeleri ve beslenme ile ilgili konuları öğretmek için de gönderilmemiştir. Fakat pek çok yiyecek içinden, bunların zikredilmesi dikkat çekicidir. Bunların insan sağlığını korudukları ve beslenmede ne ölçüde etkili oldukları da beslenme uzmanlarınca açıklanmıştır.
Gerek Kur’ân-ı Kerîm, gerekse hadîs-i şerîflerde yer alan gıda maddelerini alfabetik sırayla açıklamak sûretiyle daha yakından tanıma fırsatı bulabiliriz. Bu sayımızda yalnız acur ve ayvayı ele alacağız.
-
Acur
Kur’ân-ı Kerîm’de acurdan şöyle bahsedilmektedir:
“Hani siz demiştiniz ki, Ey Mûsâ, biz bir yemeğe dayanamayacağız, bizim için Rabbine duâ et de bize yerin bitirdiği sebzesinden, «acur»undan, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın…” (Bakara, 61).
Kimi eserlerde âyette geçen “kıssâ” kelimesi, «salatalık» veya «kabak» olarak alınmakla birlikte, biz bunu «acur» kabul ederek onun hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Nitekim ilerleyen maddelerde salatalık ve kabak da ayrı birer madde olarak alınmıştır.
Abdullah ibni Cafer radıyallahu anh anlatıyor:
“Peygamber Efendimiz, salatalığı taze hurma ile birlikte yerdi.” (Tirmizi, Şemail, 30. bab, no: 199)
Hazret-i Âişe -radıyallâhu anha- da acurun yaş hurmayla yenmesinin kilo aldırdığını (besleyici olduğunu) ifade etmişlerdir.
Acur, yazın yetişir ve salatalıktan biraz uzunca, daha açık renktedir. En iyisi olgun ve taze olanıdır. Midenin harâretini teskin eder ve susuzluğu giderir. Mesâne ağrılarına iyi geldiği gibi, tohumu idrarı söktürür. Kokusu baygınlığa faydalıdır. Yaprağı ile sargı yapıldığı zaman köpek ısırmasına karşı tedâvî edicidir. Mide öz suyu için iyi değildir. Fakat hurma, kuru üzüm, bal veya zencefil ile birlikte yenildiği zaman yan etkisini giderir.
-
Ayva
Ayva, tamamen olgunlaştıktan sonra ağacından toplanır. Yaprakları ve tohumları suda kaynatılarak, meyvelerinden ise komposto veya şurup yapılarak faydalanılır. Yapraklar ve meyveler pektin, tanen, glikoz, sakkaroz, elma asidi ve C vitamini taşır. Tohumlarda ise musilaj, sabit yağ, renkli maddeler, amygdalin ve emulsin bulunur.
Ayvanın tıbbî faydaları şöyle sayılabilir:
- Bel gevşekliğinde, ateşte pişirilip yenir.
- Diş etlerinin kuvvetliliğini arttırmak için çiğ olarak yenir.
- Kalp çarpıntısında, çiçekleri kaynatılıp suyu içilir.
- Basurda, yaprakları kaynatılıp içilir.
- Mide ekşimesi için, pişirilip yenir.
- Öksürükte ise çiçekleri kaynatılıp suyu şekerle çay gibi içilir.
- Ayva yaprakları kaynatılıp banyo yapılırsa, sinirleri teskin eder.
- Ayva suyu üzüm hoşafıyla içilmeye devam edilirse bilhassa hâmilelerde kan deverânını dengeler, aynı zamanda ayva iyi bir kan yapıcı özelliğe sahiptir.
- Ayva, suda pişirilip yenir ve suyu içilirse ses kısıklığına iyi gelir.
- Ayva, bağırsak gazını ve ağız kokusunu gidermede etkendir.
- Ayvanın kendisi, suyu, hoşafı, reçeli, marmelatı, çekirdeği kalp hastalarının vazgeçilmez gıdasıdır (Kaynak: Dr. Adil Asımgil, Şifalı bitkiler; Harun Yıldız, Şifalı Bitkiler, Kaplıcalar ve İçmeler).
Nejat Ebcioğlu, Sağlığımızın Yapıtaşları Sebze ve Meyveler isimli kitabında 100 gr. dilimlenmiş taze ayvanın içerdiği besin maddelerini şöyle açıklamıştır:
Peygamberimizin (s.a.v.) “Ayva göğüsteki sıkıntıyı, ağırlığı giderir, gönlü/kalbi ferahlatıp kuvvetlendirir.” (M. Zevaid 5/45; C. Sağır 2/80; F. Kadir 5/46; K. Ummal 10/28258) buyurduğu rivâyet edilmiştir.
-
Bal
Kur’ân-ı Kerim’de “Onda insanlar için şifa vardır.” (Nahl, 16/68-69) beyânına mazhâr olan bal da besin değeri yüksek olan gıdalar grubundandır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), iki şifâ vardır buyuruyor:
“Bunun biri baldır, diğeri Kur’ân-ı Kerim’dir.” (İbn Mâce, Tıp, 7)
Bal insan vücudunun en yüksek derecede ve en hızlı şekilde faydalanacağı şekilde tasarlanmış bir gıdadır. Balın içinde, minerallerin, şekerlerin ve birçok vitaminin yanı sıra, az miktarlarda, birtakım hormonlar, çinko, bakır ve iyot da vardır.
-
Buğday ve Ekmek
Kur’ân-ı Kerîm’de bir nimet olarak «habbe»den (dâne ve ekinden) bahsedilmektedir. En’âm sûresinde:
“Şüphesiz Allâh, dâneyi/tohumu ve çekirdeği çatlatıp mahsûlü büyütendir. O Allâh, ölüden diriyi, diriden de ölüyü meydana getirendir.” (Âyet: 95)
Kâf sûresinin 9. âyet-i kerîmesinde de:
“Biz gökten mübârek bir su indiriyoruz, onunla cennet gibi bahçeler ve hasadı yapılacak dâneler yetiştiriyoruz.” buyruluyor.
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) de buğdayı öğüttükten sonra kepeğini elemeden tüketmemizi tavsiye ettiği rivâyet ediliyor.
Buğdayın kabuğu (kepek) ve tanelerinde yüksek oranda CAP vardır. Cap, sinir merkezi dokusuyla, kan, kaslar, dişler ve kemiklerin kalsiyumu için vazgeçilmez bir unsurdur. Kabuğunun dış yüzeyinde B grubu vitaminleri yerini alır. Buğdayın içinde ise hücre yenilenmesi için temel bir madde olan glutin bulunur.
Buğday, günümüzde modern fabrikalarda öğütülerek, ancak % 70 randımanlı unlar elde edilebiliyor. Bu unlar; değirmende öğütülen unlardan gerek protein, gerekse vitamin ve mineral bakımından oldukça fakirdir.
-
Çörek Otu
Çörek otu hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Çörek otu yemeye devam ediniz. Zîra onda, ölümden başka her çeşit devâ mevcuttur.” (Buhârî, Tıbb, 7; Müslim, Selâm, 88)
Yaklaşık % 38 karbonhidrat, % 35 uçucu ve doymamış yağ, % 21 albümin, % 6 oranında ise organizmayı destekleyen yüzden fazla maddeden oluşur. Bunlar içinde B grubu vitaminleri, demir, kalsiyum, çinko gibi önemli mineraller başta gelir.
Çörek Otunun Genel Faydaları
- Gerek vücut tarafından üretilen gerekse vücuda dışarıdan giren mikrop, virüs ve mantarlara karşı öldürücü tesiri vardır.
- Vücutta biriken zehirleri süzerek atmayı sağlar.
- İfraz boşaltıcıdır. Solunum borusunu genişletir ve öksürüğe iyi gelir.
- Kan şekerini düşürür ve hazmı kolaylaştırır.
- Damar tıkanıklığı gibi damar hastalıklarını önler.
- İdrar söktürücü özelliğiyle safraya iyi gelir.
- Savunma sisteminin dengeli çalışmasını sağlayarak vücudun direncini artırır.
- Hormon ve sinir sistemini güçlendirir.
- Yaraların çabuk tedavi olmasını ve hücrelerin yenilenmesini sağlar.
- Alerjik reaksiyonları önler.
-
Et
Önemli bir gıda maddesi olan etle ilgili olarak Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulmaktadır:
“Allah, kimine binesiniz, kiminin de etinden yiyesiniz diye sizin için hayvanları yarattı.” (el-Mü’min, 79)
Et hakkındaki bir hadîs-i şerifte de Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-Efendimiz’in:
“Et, dünya ve âhirette yiyeceklerin efendisidir. En iyi et, sırt etidir.” (İbn Mâce, Et'ime, Hadis: 3305) buyurduğu rivayet edilmiştir.
Etin, gıda maddesi olarak tercih edilmesi; lezzetli, doyurucu olması, özellikle de kaliteli protein içermesi sebebiyledir.
Etin besin içeriğini % 75 su, % 20 protein, % 3 yağ, % 1 karbonhidrat, % 1 mineral madde ve vitaminler oluşturur.
İçeriğinde A, D, B12 vitaminlerinin önemli miktarlarda bulunması, etin bu vitaminler için iyi bir kaynak olduğunu gösterir. Ayrıca mineral bakımından da çinko, magnezyum, demir, fosfor, kobalt için de et, ana kaynak sayılır.
-
İncir
Kur’ân-ı Kerîm’de Tîn Sûresi’nin ilk âyetinde Allah Teâlâ: “İncire ve zeytine yemin ederim ki…” buyurmaktadır. Sûrenin adı olan “tîn” de, “incir” demektir.
Peygamberimizin (s.a.v.) de inciri şu mübârek sözleriyle methettiği nakledilmiştir:
“İncir yiyiniz, şayet cennetten indirilmiş bir meyve söyleyecek olsaydım, incir derdim. Çünkü cennet meyveleri çekirdeksizdir. İncir yiyin, zira o basuru keser, eklem ağrılarına iyi gelir.” (Kenzü’l-Ummâl, Hadis no: 28280)
İncir, besin değeri son derece yüksek bir meyvedir. Kurutulmuş incirin besin değeri daha yüksektir. Mesela 100 gr. kuru incir yiyen bir kişi, günlük kalsiyum ihtiyacının % 17’sini, demir ve magnezyumun %30’unu, fosforun % 20’sini, B grubu vitamininin de % 4-5’ini karşılamış olur. Kuru incirde yüksek oranda bulunan proteinle de hücrelerin yapılanması ve yenilenmesi sağlanmış olur.
-
Kabak
Kur’ân-ı Kerîm’de Sâffât Sûresi 139-146. âyetlerde Yûnus Peygamber’in balığın karnından sahile atıldığı konusundan bahsedilirken Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Biz onu hasta bir hâlde açık bir alana çıkardık, üzerine «yaktin» cinsinden bir ağaç bitirdik.”
Bir defasında yine Rasûlullâh’ın (s.a.v.) Hz. Âişe vâlidemize:
“– Ey Âişe, çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz. Zira kabak, üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir.” dediği nakledilmiştir.
100 gr. kabağın besin muhtevâsı 95.5 gr. su, 2.09 gr. karbonhidrat, 1.16 gr. protein, 1.2 gr. liftir. Geriye kalanı mineral ve vitaminlerdir. Minerallerden en çok potasyum, vitaminlerden de folikasit ve C vitamin bakımından zengindir.
Bal kabağının 100 gramında ise 91.6 gr. su, 6.5 gr. karbonhidrat, 1 gr. protein, 0.5 gr. lif vardır. Bal kabağı yemeklik kabağa göre potasyum ve A vitamini bakımından daha zengindir.
-
Mercimek
Mercimek, Kur’ân-ı Kerim’de adı geçen tek baklagil olarak bilinir. (el-Bakara, 61) Bazı kaynaklar da mercimek ve arpa ekmeğini, “peygamber yiyeceği” olarak kaydeder.
100 gr. kuru mercimeğin içerdiği besin değerleri şöyledir:
340 kalori; 24.7 gr. protein; 22 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 1,1 gr. yağ; 1,5 gr. lif; 145 mgr. fosfor; 79 mgr. kalsiyum; 6,8 mgr. demir; 6,8 mgr. sodyum; 370 mgr. potasyum; 60 IU A vitamini; 0,37 mgr. B1 vitamini; 0,32 mgr. B2 vitamini; 2 mgr. B3 vitamini ve yüksek oranda folik asit.
Görüldüğü gibi mercimek büyük bir protein deposudur. Protein kalitesi bakımından -her nebâtî proteinde olduğu gibi- düşükse de; miktar olarak etteki protein oranına eşittir.
-
Sarımsak
“Hani siz demiştiniz ki, Ey Mûsa, biz bir çeşit yemeğe tahammül edemeyeceğiz; bizim için Rabbine duâ et de bize topraktan sebze, acur, sarımsak, mercimek ve soğan çıkarsın.” (el-Bakara, 61)
Yukarıdaki âyette sıralanan yiyecekler arasında sarımsağın da zikredilmesi, bu bitkinin çok eski çağlardan beri bilinmekte olduğunu göstermektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), misafir olduğu bir evde kendisine ikram edilen içerisinde soğan ve sarımsak bulunan yemeği yemedi ve ashabına şöyle buyurdu:
“Siz o yemekten yiyin. Ben sizden biri gibi değilim, ben yanımdaki melek arkadaşımı o koku ile rahatsız edip incitmekten endişe ederim.” (Müslim, Eşribe 31; İbn Mâce, Etıme 59)
Kalori 136 k.kal, protein 6,1 gr., kh 27,5 gr., yağ 0,1 gr., su 64 gr., kolesterol 0, kalsiyum 38 mgr., fosfor 134 mgr., demir 1,4 mgr., B1 vit 0,2 mgr., B2 vit 0,08 mgr., niasin 0,6 mgr., C-vit 14 mgr.
Bunlarla birlikte sarımsakta iki kuvvetli antibiyotik, çok tesirli esanslar, bol iyot ve kükürt bulunmaktadır. Sarımsağa özel koku ve lezzeti veren, taşıdığı kükürtlü uçucu yağdır.
-
Kiraz
Âyet-i kerîmede (Vâkıa Sûresi, 28. âyet) amel defterleri sağ tarafından verilen müminlerin, cennette kiraz ağaçları arasında bulunacakları ifade edilmiştir. Âyette geçen “sidr-i mahdûd” Arabistan kirazı denilen meşhur nabk ağacının ismidir.
Kiraz içeriğinde A ve C vitamini, ayrıca yüksek oranda potasyum, kalsiyum ve fosfor bulundurmaktadır.
Düşük kalorisiyle çok tercih edilen bir meyvedir. A vitamini kaynağı karoten sayesinde, kiraza, “gözlerin dostudur” denilebilir. C vitamini ve madensel maddeler bulundurmasıyla hastalıklara karşı dayanıklılığı artırır. Yüksek miktarda fosfor içermesiyle sinirleri kuvvetlendirerek sâkinlik sağlar. Bilhassa menopoz döneminde kadınlara faydalı olan kirazın, yine stres giderici olduğu söylenir. Kiraz, ağrıları dindirmede aspirinden daha fazla etkilidir. Araştırmacılara göre 20 kiraz yemek, bir aspirin almakla eşit etkiyi sağlamaktadır.
-
Soğan
Soğanla ilgili âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Hani siz Yahudiler:
«Ey Musa! Biz bir çeşit yemekle yetinemeyiz; Rabbine duâ et de bize, sebze, acur, sarımsak, mercimek ve soğan cinsinden yiyecekler ihsan buyursun!..» demiştiniz.” (el-Bakara, 61)
Hadîs-i şerîfte de:
“Her kim soğan ve sarımsak yerse, evinde otursun, mescidimize yaklaşmasın. Eğer mutlaka yemek isterse, pişirerek yesin.” buyruluyor. (Ebû Dâvud, Et’ime 40)
100 gr. çiğ (pişirilmemiş) kuru soğanın içerdiği besin değerleri şunlardır:
38 kalori; 1,5 gr. protein; 9 gr. karbonhidrat; 0 kolesterol; 0,1 gr. yağ; 0,6 gr. lif; 56 mgr. fosfor; 27 mgr. kalsiyum; 0,5 mgr. demir; 10 mgr. sodyum; 157 mgr. Potasyum; 12 mgr. magnezyum; 40 IU A vitamini; 0,03 mgr. B1 vitamini; 0,04 mgr. B2 vitamini; 0,2 mgr. B3 vitamini; 0,l mgr. B6 vitamini; 10 mcgr. folik asit; 10 mgr. C vitamini ve 0,3 mgr. E vitamini.
Yeşil soğanın bazı besin değerleri, kuru soğandan daha yüksek, bazıları da daha düşüktür. Yeşil soğanın besin değerleri şöyle sıralanabilir: 45 kalori; 10,5 gr. protein; 1 gr. karbonhidrat; yağ ve lifi eser miktarlarda; 40 mgr. kalsiyum; 5 mgr. sodyum; 231 mgr. potasyum; 20 IU A vitamini ve 25 mgr. C vitamini.
Soğan bileşiminden/besin değerlerinden de görüldüğü üzere içinde A, B, C vitaminlerini barındıran önemli bir sebzedir. Bu hâliyle özellikle vücudun savunma mekanizmasını kuvvetlendirmekte ve grip salgınlarında da etkili bir koruyuculuk üstlenmektedir. Yüksek ateşin düşmesinde etkili olduğu denenmiştir. Bileşimindeki iyot ve madeni tuzlar, kilo vermek isteyenler için oldukça idealdir. Düşük kalorili bir sebze olduğundan, zayıflama rejimi yapanlara tavsiye edilir. Özellikle öksürük söktürmek ve bronş temizlemekle akciğer hastalıkları, kolera ve verem hastalıklarında faydalıdır. Soğanın göz yakan ve yaşartan özelliği bileşimindeki yüksek orandaki kükürtlü uçucu yağdan ileri gelir. Sülfür, ergenlik sivilceleri ile başı dertte olanlar için istenilen bir maddedir.
-
Su
Kur’ân-ı Kerîm’de pek çok sûrede sudan bahsedilmiştir:
“Allah, hareket edip debelenen her canlıyı sudan yarattı.” (en-Nûr, 45) denirken daabbe’nin (hareket eden her canlı varlığın) sudan yaratıldığı bildiriliyor.
“Her canlı şeyi sudan yarattık.” (el-Enbiya, 30), “Ve O, sudan bir insan yarattı” (el-Furkan, 54). Bu âyetlerde genelde tüm canlıların, özelde de insanın sudan yaratıldığı beyan ediliyor.
Diğer bazı âyetlerde:
“O’dur ki, size gökten su indirdi, onunla her çeşit bitkiyi çıkardık.” (el-En’am, 99; Ayrıca et-Tâhâ, 53; el-Fatır, 27 ) tüm bitkilerin su sayesinde büyütüldüğü anlatılıyor.
Hayat, su ile iç içe girmiş ve birbirine kilitlenmiştir. Bütün varlıklar için su kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.
En küçük canlı organizmadan en büyük canlıya kadar bütün hayat faaliyetlerini ayakta tutan “su”dur.
-
Süt
Kur’ân-ı Kerîm’de;
“Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vardır. Size, onların karınlarındaki fers ile kan arasından çıkardığımız, içimi kolay, hâlis bir süt içirmekteyiz.” (en-Nahl, 66) buyruluyor.
Sütle ilgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de; “Bir kimseye süt ikram edilirse, o kimse şöyle desin: «Allâh’ım! Bu sütü bize bereketli kıl, bize daha fazla süt ver.» Çünkü yiyeceklerin ve içeceklerin yerini tutan, açlığı ve susuzluğu gideren sütten başka gıda yoktur.” Buyururlar. (Ebû Dâvud, Eşribe, 20; Tirmîzî, Deavât, 55; İbni Mâce, Et’ime, 35)
Başka bir hadîs-i şerîfte de; “Ölüm dışında, yüce Allah, şifâsını vermediği hiçbir hastalık yaratmamıştır. Sizlere inek sütünü tavsiye ederim. Zîrâ inek, her çeşit ottan otlamaktadır.” buyruluyor. (Hâkim, Müstedrek, IV, 196)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), koyun sütü de içerlerdi. Fakat koyun sütünün biraz ağır olması sebebiyle, içine su karıştırırlardı.
Ortalama inek sütünün bileşimi şöyle sıralanabilir:
% 87,3 su, % 3,4 protein, % 3,5 yağ, % 4,7 laktoz, % 0,75 mineral maddeler, % 0,35 A, D, E, C ve B grubu vitaminleri…
Sütün bileşiminden anlaşıldığına göre; protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineral gibi vücûdumuzun günlük ihtiyaç duyduğu hemen her türlü besin maddesi sütte bulunmaktadır.
-
Üzüm
Üzüm, Kur’ân-ı Kerîm’de değişik yerlerde; meselâ En’âm, 99; Nahl, 11 ve 67; İsrâ, 91; Mü’minûn, 19; Abese, 28 gibi âyetlerde geçmektedir. Bütün bu âyetlerde üzüm, Allâh’ın kullarına özel ve güzel bir nîmeti olarak zikrediliyor.
Üzüm, önemli bir vitamin ve mineral kaynağı olduğu gibi, özellikle de kuru üzüm yüksek oranda enerji ihtiva etmektedir. Üzüm, bileşimi ve kolay sindirilebilirliği açısından anne sütüne benzetilmiş; hatta “nebati süt” diye tarif edilmiştir.
Ayrıca içerdiği meyve asitleri (elma ve limon asiti) ve lifli yapısı ile mideye zarar vermeden böbrek ve bağırsak sisteminin düzenli çalışmasını düzenler. İdrarı artırarak vücuttaki zehirli maddelerin böbreklerden atılmasını kolaylaştırır. Kabızlığı giderdiği gibi müshil etkisi de gösterir.
-
Zeytin
Bazı âyetlerde doğrudan zeytine (Bkz: Tîn 1; En’âm 99, 141; Nahl 11) değinilmekte; bazı âyetlerde ise, hem zeytine, hem de yağına işaret edilmektedir. (Bkz: Mü’minûn 20; Nûr 35)
Zeytinin içeriği, su, protein, yağ, selüloz, kükürt, kalsiyum, klor, demir, bakır, manganez, A-E vitaminlerinden oluşmaktadır. 100 gr. zeytin, 224 kalori verir. 100 gr. zeytinde 30 miligram E vitamini bulunur. Bileşiminden de anlaşıldığı gibi, tam bir gıda deposudur.
-
Hurma
Hurma, Kur’ân-ı Kerîm’de En’am Sûresi 99., Meryem Sûresi 23-26., Rahman Sûresi 68. âyetlerde hem dünya, hem de cennet nîmeti olarak geçmektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) de, cennet meyvesi diye nitelendirdiği acvenin zehirlenmeye (Tirmizî, “Ṭıb”, 22), bir başka rivayette sabahları aç karnına yenilen yedi adet acvenin o gün zehirlenmeye ve sihre (Buhârî, “Eṭʿime”, 43, “Ṭıb”, 52, 56; Müslim, “Eşribe”, 155) karşı şifa olduğunu söylemiştir.
Hurma, besin değeri yüksek bir gıdadır. Hurmada fruktoz denilen meyve şekeri bulunur. Fruktoz, vücutta kolayca parçalanan ve organizmaya kısa sürede enerji veren bir şekerdir.
Hurma; lif, yağ ve mineral bakımından da zengindir. Özellikle sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, kükürt, fosfor ve klor ihtiva eder. Vitamin olarak da hurmada en çok A, B1, B2, B3, B6, B11 vitaminleri bulunur. B11 yani “folikasit”, hâmilelikte alınması gereken önemli bir vitamindir. Çünkü bu dönemde günlük folikasit ihtiyacı iki katına çıkar. Folikasit kan hücresi yapımında, aminoasitlerin yapımında ve hücre yenilenmesinde görevlidir. B11 yetersizliğinde kansızlık belirtileri görülür. Yani hurmanın bol tüketilmesi, annenin en tabii yoldan folikasit ihtiyacını gidermiş olur.
-
Muz
Kur’ân-ı Kerîm’de Vâkıa Sûresi 29. âyette “kökünden tepesine kadar meyve dizili muz ağaçlarından” bahsedilir.
100 gr. muzun besin değeri şöyledir:
Kalori (kcal) 88; Toplam yağ 0,3 g; Doymuş Yağ 0,1 g; Kolesterol 0 mg; Sodyum 1 mg; Potasyum 358 mg; Karbonhidrat 23 g; Diyet Lifi 2,6 g; Şeker 12 g; Protein 1,1 g; C Vitamini 8,7 mg; Kalsiyum 5 mg; Demir 0,3 mg; D Vitamini 0 IU;B6 Vitamini 0,4 mg; Kobalamin 0 µg; Magnezyum 27 mg;
Muzun faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
- Muz, tansiyonu düşürür.
- Muz, kolesterolü düşürür, kana ve kalbe iyi gelir.
- Muz, bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Muz, ülserli bir mideye ilaçtır.
- Muz stres gidericidir.
- Muz ishali önler.
- Bebek maması olarak da kullanılabilir.
-
Sirke
Bir gün Peygamber aleyhisselâm ev halkından ekmekle birlikte yiyeceği bir katık istedi. Onlar da:
- Evde sirkeden başka bir şey yok, dediler.
Resûl-i Ekrem onu getirmelerini söyledi. Sonra da:
- “Sirke ne güzel katık; sirke ne güzel katık!” diyerek yemeğini yemeye başladı. (Müslim, Eşribe 167-169. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Et`ime 39; Tirmizî, Et`ime 35; İbni Mâce, Et`ime 33)
Sirke, mineraller, vitaminler ve aminoasitlerin yoğun bir karışımıdır. Daha geniş bir ifâdeyle elma sirkesinin bileşimi; kalsiyum, fluor, potasyum, magnezyum, sodyum, fosfor, silisyum, A vitamini, Beta-carotin, B1, B2 ve B6 vitaminleri, C vitamini, sirke asitleri, meyve asitleri, pektin, tabiî aroma maddeleridir.
Sirke; kolesterole, anemiye, astım ve solunum hastalıklarına, ateşi düşürmeye, ayak sağlığına, varisin giderilmesine, nasırı gidermeye, baş ağrısına, boğaz ağrısına, diş sağlığına, göz iltihaplanmalarına, böcek sokmasına, uykusuzluk problemine, sirkenin cilt problemlerini gidermeye, saçların canlılık kazanmasına iyi gelir.
Kaynak: Nejla Baş, Şebnem Dergisi, 13, 14, 16, 17, 19, 22 ve 23. sayılarından derlenmiştir.
YORUMLAR