66 Yıllık Çift Mutlu Evliliğin Sırrını Paylaştı

Muş'un Donatım köyünde yaşayan 10 çocuk 55 torun sahibi 101 yaşındaki Kemal Türeli, 66 yıllık eşi 81 yaşındaki Naile Türeli ile olan mutlu evlilikleri hakkında gençlere tavsiyelerde bulundu.

Muş'un Donatım köyünde yaşayan 101 yaşındaki Kemal Türeli, 66 yıllık eşi 81 yaşındaki Naile Türeli ile olan mutlu evlilikleri hakkında gençlere tavsiyelerde bulundu.

Merkeze bağlı Donatım köyünde uzun yıllar hayvancılık yapan Kemal Türeli, 35 yaşındayken kendisinden 20 yaş küçük Naile Türeli ile evlendi.

HER EVDE SORUNLAR OLUYOR AMA KISA SÜREDE BARIŞIN

Bu evlilikten Çiçek, Perizade, Müyesser, Müzeyyen, Malike, Cemal, Celal, Medet, Cevdet ve Necdet isimli 10 çocukları dünyaya gelen Türeli çiftinin, bu çocuklarından da 55 torunu bulunuyor.

Kemal Türeli, ilerleyen yaşına rağmen eşiyle birbirlerini halen çok sevdiklerini söyledi. Eşine büyük sevgi ve saygı beslediğini anlatan Türeli, şöyle konuştu:

"66 yıldır aynı yastığı paylaşıyoruz. En büyük çocuğum 58, en küçük çocuğum ise 25 yaşında. Buna rağmen halen eşimi çok seviyorum. Gençlere tavsiyem birbirinize sevgi ve saygıda kusur etmeyin. Her evde ufak tefek sorunlar oluyor ama kısa sürede barışın. Bizim sevgimiz mezara kadar devam edecek."

EŞİNE KARŞI SEVGİ SAYGI DUY

Doğduğunda babası tarafından nüfus müdürlüğüne "Fatma" ismiyle kız olarak kaydedildiği için askere gidemediğini aktaran Türel, bu konuda büyük sıkıntı yaşadığını ifade etti.

Türel, askerliğini yapamadığı için biraz geç evlenmek zorunda kaldığını belirterek, "35 yaşımda nüfusta ismimi değiştirdim ve Kemal olarak yazdırdım. Tekrar askerlik şubesine başvurdum ancak yaşım ilerlediği için beni askere kabul etmediler ve çürük raporu verdiler." diye konuştu.

Şimdiye kadar ciddi bir rahatsızlık yaşamadığını sadece 2 yıl önce yüz felci geçirdiğini anlatan Türeli, genel sağlık durumunun iyi olduğunu dile getirdi.

Naile Türeli ise eşine sevgi ve saygı duyduğunu ifade etti.

Kemal Türeli'nin damadı Mehmet Şirin Şimşek ise kayın babasının 101 yaşında olmasına rağmen kendi ihtiyaçlarını karşılayabildiğini anlattı.

Türeli ailesini ziyaret eden Vali Seddar Yavuz, çocuklara çeşitli hediyeler verdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.