Nûr Suresinin 64. Ayeti Ne Anlatıyor?

Nûr sûresi 64. âyette ne anlatılmak isteniyor? Sırların ortaya döküleceği büyük günü haber veren Nûr sûresi 64. âyetin Arapçası, meali ve tefsirine yazımızda...

Nûr sûresinin 64. âyetinde Allah Teâla şöyle buyuruyor:

Nûr Suresi 64. Ayet Arapça:

اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ قَدْ يَعْلَمُ مَٓا اَنْتُمْ عَلَيْهِۜ وَيَوْمَ يُرْجَعُونَ اِلَيْهِ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ

Nûr Suresi 64. Ayet Meali:

Evet, göklerde ve yerde olan her şey şüphesiz ki Allah’a aittir. O şu andaki durumunuzu da, O’na götürüldükleri zamandaki durumu da iyi bilir. O zaman kendilerine yapıp ettiklerini bir bir haber verecektir. Allah, her şeyi bilmektedir. (Nûr, 24/64)

SIRLARIN AÇILDIĞI GÜN

Bilgi:

Sayfanın baş tarafındaki ayetlerde müminlerin Allah’a ve Resûlü’ne tam anlamıyla inanmış kimseler oldukları, izinsiz, Resûl’ün yanından ayrılmadıkları anlatılır. İzin almaksızın ayrılanları ise Allah Teâla’nın bildiği ve emrine aykırı davrandıkları için başlarına belaların gelebileceği söylenir. Bu ayet-i kerime ile yer ile gökler arasında olanların Allah’a ait olduğu ve kıyamet günü herkesin yaptığının gözler önüne serileceği hatırlatılır.

Mesaj:

  1. Müslümanların Allah’ın ve Resûlü’nün emir ve yasaklarını tam anlamıyla ve samimiyetle uygulamaları gerekir.
  2. Allah Teâla yeryüzünde olan her şeyi bilmektedir, kıyamet günü geldiğinde de herkesi yaptıklarından dolayı hesaba çekecektir.

Kelime Dağarcığı:

Alîm: Bilen; bilgisi ezelî ve ebedî olan Allah.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

Nûr Suresi 64. Ayet Tefsiri:

  1. Dikkat edin! Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. O sizin hangi durumda olduğunuzu ve neyi niçin yaptığınızı elbette bilmektedir. Herkesin huzuruna varacağı gün Allah, onların bütün yaptıklarını kendilerine tek tek haber verecektir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

Göklerde ve yerde her şey Allah’a ait olunca, O’nun mülkü olan hiç kimsenin kendi sahibinin emrine itaatsizlik etmesi ve ona karşı gelmesi doğru olmaz. Bu, cezayı gerektiren bir durumdur. O halde doğru olan O’na itaat etmek, O’nun buyruklarına tâbi olmak ve O’nun Rasûlü’nün emri doğrultusunda hareket etmektir. Çünkü herkes nihâyet O’na dönecek, herkese yaptıklarını eksiksiz bir şekilde bildirecek ve amellerine göre onlara karşılık verecektir. Bu, Allah için kolaydır; çünkü O her şeyi hakkiyle bilmektedir. O’nun ilminden gizli kalan hiçbir şey yoktur.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

ALLAH’IN AZAMETİ KARŞISINDA İNSAN NE KADAR ACİZDİR?

Allah’ın Azameti Karşısında İnsan Ne Kadar Acizdir?

KIYAMET NASIL KOPACAK?

Kıyamet Nasıl Kopacak?

KIYAMET ALAMETLERİ

Kıyamet Alametleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.