483 Yaşındaki Gazi Hüsrev Bey Medresesi ve Kütüphanesi

Bosna Hersek'in en eski eğitim kurumu olan ve başkent Saraybosna'daki önemli Osmanlı miraslarından kabul edilen Gazi Hüsrev Bey Medresesi'nin 483. kuruluş yıl dönümü kutlandı.

Bosna Hersek’in en eski eğitim kurumu olan ve yaklaşık beş asırdır aralıksız olarak eğitime devam eden tarihi medresede düzenlenen programa Bosna Hersek İslâm Birliği yetkilileri, medrese öğretmenleri ve öğrencileri, eski mezunlar ile diğer davetliler katıldı. İslâm Birliği Başkan Yardımcısı Enes Ljevakovic, medresenin bölgede örnek bir okul olduğunu belirterek, “Medrese, kaynakları kuruduğu zamanlarda bile halkın ruhunu besledi. O zaman kök salanlar, sonrasında çok güzel çiçekler açtı” diye konuştu.

Gazi Hüsrev Bey'in adını taşıyan medrese 8 Ocak 1537'de eğitime başladı. Tarihi Başçarşı'nın orta yerinde, Gazi Hüsrev Bey Camisi'nin tam karşısında bulunan medresede eğitim, Osmanlı'nın bölgeden çekilmesinden sonra da aralıksız devam etti. Eski Yugoslavya döneminde de eğitime devam eden medrese, 1992-1995'teki savaşta da kapılarını kapatmadı.

Diploması ülkedeki diğer lise diplomalarına denk olan medrese mezunları, medreseyi bitirdikten sonra sadece ilahiyat fakültelerinde değil, istedikleri diğer fakültelerde de eğitim görebiliyor.

483 YILDIR EĞİTİM VERİYOR

Osmanlı padişahlarından Sultan 2. Bayezid'in torunu olan Gazi Hüsrev Bey, Bosna Sancak Beyliği yaptığı dönemde başta Saraybosna olmak üzere bölgede çok sayıda cami, hamam, aşevi ve eğitim kurumu gibi vakıf eserleri inşa ettirdi.

Ülkenin en eski eğitim kurumu olan Gazi Hüsrev Bey Medresesi, kaliteli eğitimi nedeniyle Boşnak ailelerin öncelikli tercihleri arasında yer almaya devam ediyor.

GAZİ HÜSREV BEY KÜTÜPHANESİ 483 YAŞINDA

Medrese ile aynı yıl kurulan Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi de 483. yaşını yapılan programla kutladı. Bünyesinde birçok el yazması tarihi eser bulunduran kütüphane Türkçe, Arapça, Farsça, Boşnakça kaynaklara ev sahipliği yapmaktadır. Birçok eserin dijital ortama aktarıldığı kütüphane modern binasında hizmetine devam etmektedir.

Kaynak: DiyanetHaber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.