4 Milyon Müslüman Vatadandaşlığını Kaybedebilir

Hindistan’ın kuzeydoğusundaki Assam eyaletinde yaklaşık 4 milyon kişi vatandaşlıklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı.

Assam eyaletinde 4 milyon civarında kişi, federal hükümetin kamuoyuna açıkladığı, Yüksek Mahkemenin emriyle hazırlanan Ulusal Vatandaşlık Kaydının (NRC) son taslağına dahil edilmedi.

Hindistan Vatandaşlık Kayıt Dairesi yetkilisi India Saileş, listede isimleri yer almayanların, dava açma haklarının bulunduğunu belirtirken, sürecin, Assam eyaletindeki azınlıklara karşı “cadı avı” başlatacağından endişe ediliyor.

Aktivistler, NRC’nin hem Hindu milliyetçiler hem de muhafazakar Assamlılar tarafından çoğu Müslüman meşru Bengal topluluğuna saldırmak amacıyla kullanılacağını ifade ediyor.

Bengal mücadelesi veren Nazrul Ali Muhammed, NRC’nin tamamen farklı bir gündeme hizmet ettiğini belirterek, “Açıkça Müslümanlardan kurtulma tehdidinde bulunuyorlar. Myanmar’da Rohingyalara olanlar burada bize olabilir.” dedi.

ASSAM ANTLAŞMASI

Yetkililer, listenin, 1985 yılında dönemin Başbakanı Rajiv Gandhi tarafından imzalanan Assam Anlaşması’nın şart koştuğu gibi düzensiz göçmenlerin saptanması amacıyla ve eyalette 25 Mart 1971 tarihinden bu yana düzensiz göçmen olarak yaşayanların devre dışı bırakılması esasına göre güncellendiğini savunuyor. Anlaşma çerçevesinde, eyalete 24 Mart 1971’den önce geldiğini kanıtlayamayanların yasal haklarının ellerinden alınması ve sınır dışı edilmesi öngörülüyor.

Listeye dahil olmak isteyenlerin, kendilerinin veya atalarının 1951’de Ulusal Vatandaşlık Kaydında yer aldığını kanıtlaması gerekiyor. Yetkililer, liste nedeniyle kimsenin ivedilikle sınır dışı edilmeyeceğini de vurguluyor.

Taslağın ilanının ardından eyalette olaylar çıkması ihtimaline karşı yüzlerce polisin görevlendirildiği, komşu Arunaçal Pradeş ve Nagaland eyaletlerinde sınır güvenliğinin arttırıldığı belirtildi.

Üst düzey emniyet yetkilileri, Assam eyaletinin gözetim altında tutulmak üzere bölgelere ayrıldığını, sosyal medya platformlarının takibe alındığını kaydetti. Assam eyaletinde 32 milyon kişi yaşıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.