226 Şehit ve Gazi Yakını İle Gazinin Ataması Yapıldı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca, 226 şehit yakını, gazi ve gazi yakınının atama kurası noter huzurunda yapıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca, 226 şehit yakını, gazi ve gazi yakınının atama kurası noter huzurunda yapıldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, 3713 sayılı kanunun ek 1'inci maddesi uyarınca, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca hak sahibi olduğu tespit edilerek Devlet Personel Başkanlığına bildirilen 226 şehit yakını, gazi ve gazi yakınının atama kurası, bugün Devlet Personel Başkanlığında noter huzurunda gerçekleştirildi.

Hak sahiplerinin atama teklifleri yapılırken, atanmayı istedikleri ilk il tercihleri ile öğrenim durumları dikkate alındı.

İstihdam hakkı kazanan 226 kişiden 7'si mühendis,12'si öğretmen, 5'i tekniker, 17'si teknisyen unvanlı kadrolara, 19 kişi ise öğrenim durumları itibariyle ihraz ettikleri unvanlar dikkate alınarak veteriner hekim, sportif eğitim uzmanı, sosyal hizmet uzmanı, hemşire, sağlık teknikeri, sağlık teknisyeni ve çocuk eğiticisi unvanlı kadrolara atandı.

71 kişi memur, 94 kişi hizmetli unvanlı kadrolara atanırken, 1 kişinin ise işçi kadrosuna ataması yapıldı.

Açıklamaya göre, atananların 131'i erkek, 95'i ise kadın oldu.

Personel talep eden 42 kamu kurum ve kuruluşundan 19'unun üniversite, 20'sinin bakanlık ve bağlı kuruluşu, 2'sinin kamu iktisadi teşebbüsü, birinin ise askeri kurum olduğu tespit edildi.

Atama sonuçlarına bugün saat 17.00'den itibaren "www.dpb.gov.tr" adresinden ulaşılabilecek.

İlgililerin atama işlemleri, yazıların kurumlara ulaşmasından itibaren başlayacak. Bundan sonraki süreçte istihdam hakkı sahiplerinin, kurumların atama işlemlerini tamamlamalarının ardından kendilerine tebliğde bulunmasını beklemeleri gerekecek.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.