Zinanın Zararları Neledir?

Zina ne ne demektir? Zinanın bireysel ve toplumsal zararları nelerdir? Dinimizde zinanın bireysel ve toplumsal zararları…

Büyük günahlardan birisi de zinadır. Zina, aralarında meşru bir evlilik olmayan, nikâh bağı bulunmayan kimselerin cinsî ilişkide bulunmalarına denir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, şüphesiz bir hayâsızlıktır, kötü bir yoldur.” (17/İsrâ, 32.)

Peygamberimiz (s.a.v.) de, “Müminleri, Allah’tan daha çok, fenalıklardan koruyan kimse yoktur. Bunun için Allah Teala açık kapalı fuhşiyatı (zinayı) haram kılmıştır.” (17/İsrâ, 32.) buyurmuştur.

ZİNANIN ZARARLARI NELERDİR?

Zinanın, ahlaki, sosyal, hukuki ve sıhhi pek çok zararları vardır. Toplumların çekirdeği ailedir. Sağlıklı nesil bu yuvada yetişir. Çocuk fiziki gelişmesini de, ahlak ve terbiyesini de önce buradan alır. İnsan sevgisinin kaynağı ailedir. Bu yuva için en büyük tehlike zinadır. Zina her şeyden evvel ailenin teşkilini engeller. Kurulmuş olan ailenin ise dağılmasına ve perişan olmasına sebep olur.

Zina, insanın sağlığı için de zararlıdır. Pek çok zührevi hastalıkların kaynağının zina olduğu tıbben sabit olmuştur. Hatta bugün insan sağlığını tehdit eden AIDS hastalığı da çoğunlukla üreme organları yoluyla bulaşmaktadır.

Zinanın yaygın hâle geldiği toplumlarda ölüm olaylarının çoğalacağını haber veren Peygamberimiz (s.a.v.), bu noktaya dikkatimizi çekmiştir. (et-Tergîb ve’t-terhîb, III, 286.)

Zina ile ana rahmine düşen çocukların çoğu kere doğmaları engellenir. Dünyaya gelenler ise ortada kalarak perişan olur. Anne ve baba şefkatinden mahrum kalır. Çocuğuna sonsuz şefkat ve merhametle dolu ve çocuğu için her fedakârlığa katlanan annenin çocuğunu terk etmesine zorlayan, bu yüz kızartıcı kötülüktür. Böylece zina insanı en büyük özelliğinden, sevgi ve merhamet duygusundan yoksun hâle getirir.

Bunun içindir ki dinimiz, bir kadınla bir erkeğin yalnız bir yerde baş başa kalmalarından sakınmalarını tavsiye etmiştir. Durumu müsait olanların hemen evlenmelerini emretmiş, evlenmenin gereksiz masraflarla zorlaştırılmamasını öğütlemiştir.

Dinimiz, çocuk sahibi olmanın —bazılarının sandığı gibi— insanı fakir yapmayacağını, aksine evlenenlerden fakir olanları Allah Teala’nın zengin yapacağını bildirmiştir. Kendini haramdan korumak kastıyla evlenmek isteyenlere yardımcı olunmasını tavsiye etmiştir.

Yesrib’den (Medine) gelip Mekke’nin kenarında Akabe denilen yerde Peygamberimizle (s.a.v.) buluşan ve onu dinledikten sonra Müslüman olmak isteyenlere Peygamberimiz (s.a.v.),

“Allah’a ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocukları öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla bühtan ve iftirada bulunmamak, doğru işte isyan etmemek üzere bana biat ediniz...” (et-Tergîb ve’t-terhîb, III, 286.) buyurmuştur.

Sonuç olarak zina, büyük günahlardandır. Olgun iman ile bir arada barınmaz. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.),

“Zina eden kişi zina ettiği sıra (tam ve olgun) Mümin olduğu hâlde zina etmez.” (et-Tergîb ve’t-terhîb, III, 286.) buyurmuştur.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

İSLAM’DA ZİNANIN HÜKMÜ

İslam’da Zinanın Hükmü

ZİNA NEDEN HARAMDIR?

Zina Neden Haramdır?

GÜNAH OLAN ŞEYLER NELERDİR?

Günah Olan Şeyler Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.