Yatsı Namazı

Yatsı namazı nasıl kılınır? Yatsı namazının kılınışı ile ilgili hadisler.

Yatsı namazının ilk dört rekât sünneti, müekked olmayan sünnetlerdendir. Tam olarak ikindi namazının dört rekât sünneti gibi kılınır. Dört rekât farzı da tam olarak öğle ve ikindi namazlarının farzları gibi eda olunur. İki rekât son sünnetine gelince, bu da tam olarak sabah ve akşam namazlarının iki rekât sünnetleri gibi kılınır. Bunlarda yalnız niyetler değişmiş, yatsı namazının farzına veya sünnetlerine niyet edilmiş olur.

Yatsı namazının son sünneti de dört rekât olarak kılınabilir. (Zeylâî, Nasbu’r-Râye, II, 145 vd; Şevkânî, Neylü’l-Evtar, III, 18; Şürünbülâlî, Merâkı’l-Felâh, s.64) Bu takdirde ikindi namazının ilk dört rekât sünneti gibi kılınır. Bununla birlikte iki rekâtta bir selam vermek suretiyle de kılınabilir. Bu durumda her iki rekât bağımsız namaz olacağı için oturuşlarda “Tehıyyât..”, “salli-bârik” ve “Rabbenâ âtinâ” duaları okunur. Gece kılınacak nâfile namazlarda efdal olan da bu şekilde iki rekâtta bir selam vermektir.

Tek başına namaz kılan kimse yatsı namazının farzını açıktan (sesli) okuyarak da kılabilir.

Öğle ve yatsı namazını kendi başına kılan kimse, daha sonra cemaate kıldıran imama uyabilir. Bu takdirde cemaatle kıldığı namazı nâfile olur ve cemaat sevabı alması umulur. Çünkü bu namazlardan sonra nâfile kılmak caizdir. Sabah, ikindi ve akşam namazlarını kendi başına kılan kimsenin, daha sonra cemaate kıldıran imama uyması ise caiz olmaz. Çünkü imamla birlikte ikinci kez kılınacak bu namazlar nâfile hükmünde olur. Sabah ve ikindi namazından sonra nâfile namaz kılmak mekruh olduğu gibi, akşam namazının benzeri üç rekâtlı nâfile namaz yoktur. (Ebû Dâvud, Salât, 56; Tehânevî, İ’lâü’s-Sünen, IV, 26 7, H. No: 126 3- 1266, 287, H. No: 12 73)

Diğer yandan öğle namazını evinde kılan ve daha sonra bu namazı cemaate kıldırırken Hz. Muhammed’in (s.a.s.) yanına gelip, ona uymayan sahâbiye Allah’ın Rasûlü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Bizim yanımıza geldiğin halde, seni bu namazı kılmaktan meneden nedir?” (A. İbn Hanbel, IV, 21 5.)

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, İslâm İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

YATSI NAMAZI NASIL KILINIR?

Yatsı Namazı Nasıl Kılınır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.