Ailece Müslüman Olduk

Bir Latin Amerika ülkesi olan Meksika’da yaşayan insanların yüzde 90’ı Katolik Hristiyan. Ülkede resmi tahminlere göre genel nüfusun yaklaşık yüzde 3’ünü - 400 bine yakınını - Müslümanlar oluşturuyor. Bir zamanlar ülkemizde peynir ekmek gibi satılan çizgi romanlardaki Amerikan kahramanlarının baş “düşmanları” olarak gösterilen Meksikalılar arasında bugün İslam’ı araştırıp, bulup, kabul eden insanlar olduğu gibi yaşadığı zorluklar nedeniyle eski dinine geri dönenler de bulunuyor. Meksika’da yaşayan ve Müslüman olduktan sonra İdris adını alan Carlos Perez ile İstanbul seyahatinin ardından nasıl Müslüman olduğunu, Meksika’da Müslümanların durumunu ve Türkiye hakkındaki düşüncelerini konuştuk.

Röportaj: Abdullah Güner

Çeviri: Levent Mete

HRİSTİYANDIK SONRA MÜSLÜMAN OLDUK

Öncelikle yaşadığınız yeri bize anlatabilir misin?

Meksika’da San Cristóbal isimli bir şehirde yaşıyorum. Burası yaklaşık iki bin kişilik bir yerleşim yeri. Şehirde ne kadar Müslüman olduğumuzu bilmiyorum ama bizim buradaki cemaatimiz 150 kişi kadar.

Ne zaman Müslüman oldunuz?

Öncelikle ilk olarak benim ailem Müslüman oldu. Ben de onlardan görerek İslam’ı kabul ettim. Sanırım 9 yaşındaydım. Daha önce Hristiyan’dık sonra ailece Müslüman olduk. Şimdi 23 yaşındayım. Şunu da söylemek isterim ki 17-18 yaşlarından sonra bilinçli olarak İslam’ı yaşamaya başladım. O yaşlarda İslam’ı bilinçli olarak yaşamama vesile olan kişi Müslüman bir hocaydı.

MEKSİKA’DA MURABİTLER SAYESİNDE MÜSLÜMAN OLDUK

İslam’ı nasıl öğrendiniz? PEREZ2

Meksika’da murabitler [Murabitler; Endülüs’ten sürülen Müslüman İspanyollar] vardır. Benim babam onlar sayesinde Müslüman oldu. Ancak onların yaşadığı İslam, kendilerine göre uyarlanmış bir İslam şekliydi. İslam’ı daha çok milliyetçi bir şekilde yaşıyorlardı. Eğer ki Müslüman olanlar yerli halktan ise bu çok hoş karşılanmıyordu. Murabitlerin emiri, insanları İslam’a davet ettiğinde ilk başlarda buradaki halkın çok hoşuna gitmişti. Böylelikle ilk başlarda 300-400 kişi İslam’ı kabul etti. Ama daha sonra bu milliyetçilikleri yüzünden buradaki yerel halk bundan memnun kalmadı ve uzaklaştı.

Murabitler’deki problem, ailendeki herkes eğer Müslüman olmamışsa ve sen de Müslüman olmuşsan, ailendeki Müslüman olmayanlarla bütün ilişkini kesmen gerekiyordu. Verdikleri sözlerde de durmadılar. Böylelikle bütün Müslümanları etraflarından uzaklaştırdılar. Onlardan ayrılanların bazıları İslam’dan uzaklaştı, Hristiyanlığa geri dönenler bile oldu, kimileri de İslam’ı kendi çabalarıyla yaşamaya devam etti. Bunlardan birisi de benim ailemdi. Bazen bir evde toplanır namaz kılardık bazen başka birinin evinde toplanıp ibadet ederdik. Bu şekilde iki sene yaşadık. Daha sonra Suriyeli bir Hoca hayatımıza girdi. Bize Kur’ân ve hadis öğretti. Doğruyu söylemek gerekirse bu Hocamızdan önce Kur’ân ve hadisler hakkında pek fazla bir şey de bilmiyorduk.

NAMAZ SAATİNDE MESCİDİ AÇMAMIZ EN BÜYÜK GÖREVİMİZ

Meksika’da sıradan bir gününüzü bize anlatabilir misiniz?

Öncelikle her namaz saatinde mescidin açık olması en büyük görevimiz. Akşam namazından önce çocuklara Kur’ân dersi veriyoruz. Akşam namazından sonra da hadis dersi var. Ben şahsen geri kalan zamanımda inşaatta çalışıyorum.

Türkiye hakkında ne düşünüyorsunuz?

Doğruyu söylemek gerekirse, eğer bu seyahatimiz olmasaydı Türkiye hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyordum. Varlığından haberdardım ama bir gün burada olacağım aklıma hiç gelmemişti.

Bildiğiniz üzere Türkiye Küba’da bir cami inşa etmeyi planlıyor. Aynı şekilde sizin bölgenizde neler yapılmasını arzu edersiniz?

Bizim yaşadığımız yerde İslam’ı anlatan konferanslar ve toplantılar yapılırsa, bunun çok daha etkili olacağına inanıyorum.

Burada asıl önemli olan problemlerimizden birisi kendi işimizin olmaması. Burada başkalarına muhtaç olmamak için kendi işimize ihtiyacımız var. Bizim yaşlılarımıza bakmamız için çalışmamız gerekiyor. Kendi işimiz de olmadığı için gayri Müslimlerin işlerinde çalışmak zorunda kalıyoruz. Bu anlamda birincil ihtiyaçlarımız kendi toprağımızı ekebilmemiz, kendi işletmelerimizde çalışabilmemiz. Böyle olursa hem kendi işimiz olacak hem de dinimizi daha rahat yaşayabileceğiz.

CAMİ

İNSAN YETİŞTİRMENİZ LAZIM!

Yeni Müslüman olanlar sizce neyden etkileniyorlar?

Bizim halkımız zaten tek tanrılı bir dine inanıyor. Ancak son dönemde kiliselere insanların ilgisi azalıyor. Bu sebeple özellikle bir arayış içerisinde olan insanlar İslam’la karşılaştıklarında bizim az bir çabayla kendisine İslam’ı anlattığımızda hoşlarına gidiyor ve genellikle ikna oluyorlar. İslam’ı fikir olarak kabul ediyorlar ama bunu hayatlarına uygulamaya geçirdikleri takdirde çekecekleri güçlükler nedeniyle Müslüman olmaya yanaşmıyorlar.

Eğer siz Türkiye’de yaşasaydınız, İslam adına Meksika için ne yapardınız ya da ne yapmak isterdiniz?

Ben her iki tarafı da görmüş bir insan olarak gerçekten inanıyorum ki buradan Meksika’ya bir şey yapmak çok zor. Fiziki olarak orada bulunmadığınız sürece buradan orayı etkileyebilmek çok zor. Meksika’da o bilgiyi verecek insan yetiştirmeniz lazım.

MUSLİM

TÜRKİYE’DE HER YER BANA MESCİT GİBİ GÖRÜNDÜ

Sizin yaşadığınız yerdeki Hristiyan halk size nasıl bakıyor?

Zaten bizim mescidimizin etrafında Hristiyanlar var. Bugüne kadar da hiçbir problemimiz olmadı. Benim birçok arkadaşım Hristiyan zaten. Onlarla oturup konuşuyoruz, sohbet ediyoruz. Bize karşı herhangi bir kötü muameleleri olmuyor. Zaten birçok konuda ortak yönlerimiz var. Ancak İslam’ın alkol, domuz eti vs. konularındaki yasakları onların İslam’ı kabul etmeleri için diğer adımı atmalarına engel oluyor. Ama inşallah bu problemi de zamanla aşacağımıza inanıyorum.

Türkiye hakkındaki ilk izlenimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Bu benim ilk defa Meksika’dan çıkışımdı. Türkiye kocaman bir mescide benziyor. Her yer bana mescit gibi göründü. Sanki kocaman camide yaşıyorsunuz. Türkiye’de İslam artık oturmuş, hayatın içinde. Geri döndüğümde tüm arkadaşlarıma tavsiye edeceğim, burayı gelip kendi gözleriyle görmeleri lazım. Sizler çok şanslı insanlarsınız.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Sizler çok şanslı insanlarsınız diyor ya bize.Biz Müslüman bir ülkede doğmuş ve yaşıyoruz Elhamdülüllah.Ama onlar bence daha şanslı.Çünkü Rabbim İslam'dan uzak öyle bir topluluğun içerisinden çekmiş çıkarıp almış adeta.Ve hidayeti nasip etmiş onlara.Ama bizim toplumumuz Müslüman bir topluluk ve içimizde o kadar Gayrimüslim var ki.Hala doğru yolu bulamamış.Allah dilediğine hidayet eder.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.