Türk Doktor ve Ekibinden Kanserle Mücadelede Yeni Yöntem

Almanya'nın Köln kentinde yaşayan Türk doktor Yadigar Genç ve ekibi, çağın en önemli sağlık sorunlarından kanserle mücadele amacıyla immünoterapi yöntemiyle yeni bir tedavi tekniği geliştirdi.

Almanya'da kanserle mücadele için yeni bulunan immünoterapi yöntemini geliştirerek hastalara uygulayan Immun-Onkologisches Merkezi'ndeki (IOZK) ekipte yer alan Türk doktor Yadigar Genç, yeni teknik hakkında AA muhabirine değerlendirmede bulundu.

Yadigar Genç, kişiye özel tedavi yöntemiyle, kanserle mücadeledeki başarı oranını önemli ölçüde artırdıklarını söyledi.

Kanser tedavisinde hali hazırda uygulanan üç yöntem olduğunu aktaran Genç, "Bunlar cerrahi müdahale, kemoterapi ve ilaç tedavisi. Son yıllarda geliştirilen en önemli terapilerden biri immünoterapi ve kanser tedavisinde çok önemli bir faktör. İmmünoterapi sadece ilaçsal bazlı değil, bu yöntemin aynı zamanda hücresel bazı da var. Bu konuda yapılan çalışmaları biz daha da geliştirdik ve bu yeni metodları kendi kliniğimizde hastalara uyguluyoruz. Kişiye özel tedavi yöntemiyle kanserle mücadelede başarı oranı arttı." dedi.

"KANSER TEDAVİSİNDE HASTAYA ÖZEL BİR TERAPİ UYGULUYORUZ"

Avrupa İlaç Denetim Dairesince bu yöntemi uygulamak için onay aldıklarını ifade eden Dr. Genç, şunları kaydetti:

"Kanser tedavisinde hastaya özel bir terapi uyguluyoruz. Yani hastanın kendi kanından ürettiğimiz savaşçı hücreleri laboratuvar ortamında duyarlı hale getirip, belirli kanser proteinleri de yükleyerek, aynı zamanda onkolitik virüsleri de kullanarak hastaya aşı bazında tekrar enjekte etmekteyiz. Bu daha hedefsel, daha noktasal çalıştığı ve yan etkisi çok az olduğu için kanser tedavilerinde son zamanlarda ödüllendirildi ve tıp otoriteleri tarafından kabul görüldü. Geliştirdiğimiz bu onkolitik virüsün önümüzdeki yıllarda bize tekrar bir ödül getireceğinin yankısını almaktayız."

Kanserde erken teşhisin önemini vurgulayan Dr. Genç, "Hasta bize ne kadar erken gelirse uyguladığımız tedavinin de başarısı o kadar yükselir. Bizim burada uyguladığımız tedavi yöntemlerini kombine etmemiz de mümkün. Yani örneğin; kemoterapi ile kombine etmemiz de mümkün olabilir veya ameliyat söz konusuysa cerrahın aldığı parçayı, proteinleri aşımız için kullanabiliriz. Hasta ameliyattan önce bize başvurursa daha avantajlı olabilir ama şart değil, ameliyat parçası yok ise bile kanda dolaşan kanserli hücreleri alıp laboratuvar ortamında kullanıp, aşımız için duyarlı hale getirebiliyoruz." ifadelerini kullandı.

"BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ NE KADAR GÜÇLÜ OLURSA BAŞARI ŞANSI DA O ORANDA ARTIYOR"

IOZK Yöneticisi Dr. Wilfried Stücker ise hastanın bağışıklık isteminin güçlü olmasının kanser tedavisinde çok önemli olduğunu vurguladı.

Bağışıklık sisteminin gücü oranında başarı şansının arttığını kaydeden Dr. Stücker, "Yapılan yeni araştırmaya göre örneğin; bağırsak kanseri tedavisinde bağışıklık sistemi hücreleri ne kadar çoksa ilk 5 yılda başarı şansı yüzde 80 olurken, bağışıklık sistemi zayıf olduğunda başarı şansı yüzde 35'e düşüyor. Bizim en büyük vazifemiz, bağışıklık sisteminin kanserli hücrelerle yaptığı savaşı kazanmasına yardım etmek. Amacımız ise içerden bir savaş açarak hastanın kendi kendine yardım etmesidir." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.