Küsuf ve Husûf Namazı Nasıl Kılınır?

Küsûf ve Husûf namazının erkekler ve kadınlar için nasıl kılındığını yazılı ve resimli anlatım olarak aşağıda bulabilirsiniz. Küsûf ve Husûf namazının kılınışı.

Küsûf ve Husûf namazı sünnettir. İki rekâttır. Güneş açılıncaya kadar duâ ile meşgul olunur. İmamın Küsûf namazını cemâatle kıldırmasında bir mahzur yoktur. Husûf namazı ise cemâatsiz kılınır. Bu namazların mescidde kılınması da sünnettir. Ezân ve kâmet okunmaz. Sâdece güneş tutulduğunda kılınacak namaz için “es-Salâtü câmiatün: Namaz için toplanınız!” diye seslenilir. (Buhârî, Küsûf, 3; M. A. Köksal, XI, 221)

Küsûf ve Husûf Namazı Nedir ve Ne Zaman Kılınır?

Küsûf Namazı:

Güneş tutulmasından sonra kılınan nafile bir namazdır. Cemaatle kılınabilir.

Husuf Namazı:

Ay tutulmasından sonra kişinin kendi evinde tek başına kıldığı nafile bir namazdır. Tek başına kılınır.

2 Rekat Küsûf ve Husûf Namazının Kılınışı

1. Rekat

2. Rekat

Küsûf ve Husûf Nasıl Kılınır? Erkekler ve Kadınlar İçin Resimli Anlatım

1. Rekat

  • Önce niyet edilir "Niyet ettim Allah rızası için Küsûf veya Husûf namazı kılmaya" diye niyet edilir ve tekbir getirerek "Allahu Ekber" diyerek namaza başlanır.
  • Erkekler: Ellerin baş parmakları kulak yumuşaklarına değdirilir, avuç içleri kıble istikametine dönük şekilde parmak araları açılır.
  • Kadınlar: Eller omuz hizalarına kadar kaldırır, avuç içleri kıble istikametine açılır.

    

  • Eller bağlandıktan sonra, gözlerimiz secde edilecek yerden ayrılmadan "Sübhaneke" okunur. Sonra "Euzü Besmele" çekilerek "Fatiha suresi" okunur ve Amin denir. Peşinden "Kur’an’dan en az, kısa üç ayet veya üç ayet miktarı uzun bir âyet" okunur.
  • Erkekler: Tekbir aldıktan hemen sonra eller göbek altında sağ el sol elin üzerine bağlanır. Sağ elin küçük parmağıyla başparmak, sol elin bileğini halka gibi kavramış şekilde tutulur.
  • Kadınlar: Tekbir aldıktan hemen sonra iki el beraber göğüs üzerinde tutulur. Parmaklarını açmazlar ve düz olarak sağ eli sol elin üzerine koyarlar.

    

  • Namaz kıraatinden sonra "Allahü Ekber" diyerek rükua eğilinir. Rükuda iken en az üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azim" denir.
  • Erkekler: Ellerle parmak araları açık olarak diz kapakları kaplanır, bel yerle paralel olcak şekilde düz tutulur, bacak ile kollar gergin olur ve gözler ayak uçlarına bakar. Dizler bükülmeden dik tutulmalıdır.
  • Kadınlar: Ayaklar az açık, baş sırt hizasına gelmeyecek kadar az eğik, dizler ile dirsekler hafif bükük ve gözler ayak uçlarına bakar. El parmak aralarını açmazlar ve dizlerini tutmazlar, sadece ellerini dizin üzerine gelecek şekilde baldıra koyarlar.

   

  • Rükudan doğrulurken "Semi Allahü Limen Hamideh" denir, tam dik durunca ise "Rabbena Lekel Hamd" denir.

    

  • Ayakta kısa bir süre durduktan sonra "Allahü Ekber" diyerek secdeye gidilir. Secdede iken en az üç defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" denir.
  • Erkekler: Secdeye inerken önce dizler, sonra eller yere konur. Secdede iken başımız iki elimiz arasında, alın ve burun yere değecek ve parmaklar kıbleye doğru. Dirseklerimiz yere değmiyecek ve vücuda yapışık olmayacak. Ayak parmakları kıbleye dönük, topuklar bitişik duracak.
  • Kadınlar: Secdeye inerken önce dizler, sonra eller yere konur. Secdede iken başımız iki elimiz arasında, alın ve burun yere değecek ve parmaklar kıbleye doğru ve el parmaklarını birleştirir. Dirseklerimiz yere değecek ve vücuda yapışık olacak. Ayakların üstü yere gelmiş şekilde ve her iki ayak sağa yatık şekilde duracak.

    

  • Secdeden sonra, "Allahü Ekber" diyerek oturuşa geçilir. Kısa bir müddet (Sübhânallah diyecek kadar) oturuşta durulduktan sonra tekrar secdeye gidilir.
  • Erkekler: Sol ayak yere yatık, sağ ayak dik olacak şekilde parmakları kıble istikametinde bükülür ve uylukların üzerinde oturulur. Avuçlar, dizin üzerine konur ve parmaklar serbest bırakılır.
  • Kadınlar: Ayaklarımız sağa çıkarılmış şekilde ayaklar üzerine değil yere oturulur. Avuçlar, dizin üzerine konur ve parmaklar serbest bırakılır.

    

  • İkinci secdede yine en az üç defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" denir.

   
2. Rekat

  • İkinci secdeden sonra "Allahu Ekber" deyip ayağa kalkarız, böylece ikinci rekat başlamış olur.
  • "Besmele" çekilerek "Fatiha Suresi" okunur ve Amin denir. Peşinden "Kur’an’dan en az, kısa üç ayet veya üç ayet miktarı uzun bir âyet" okunur.

   

  • Namaz kıraatinden sonra "Allahü Ekber" diyerek rükua eğilinir. Rükuda iken en az üç defa "Sübhane Rabbiye'l-Azim" denir.

   

  • Rükudan doğrulurken "Semi Allahü Limen Hamideh" denir, tam dik durunca ise "Rabbena Lekel Hamd" denir.

    

  • Ayakta kısa bir süre durduktan sonra "Allahü Ekber" diyerek secdeye gidilir. Secdede iken en az üç defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" denir.

    

  • Secdeden sonra, "Allahü Ekber" diyerek oturuşa geçilir. Kısa bir müddet (Sübhânallah diyecek kadar) oturuşta durulduktan sonra tekrar secdeye gidilir.

    

  • İkinci secdede yine en az üç defa "Sübhane Rabbiyel-a'lâ" denir.

   

  • İkinci secdeden sonra "Allahü Ekber" diyerek ayağa kalkmayıp oturuşa geçilir. Oturuşta "Ettehıyyatü", "Allahümme Salli", "Allahümme Barik" ve "Rabbena" dualarını okuruz.
  • Erkekler: Sol ayak yere yatık, sağ ayak dik olacak şekilde parmakları kıble istikametinde bükülür ve uylukların üzerinde oturulur. Avuçlar, dizin üzerine konur ve parmaklar serbest bırakılır.
  • Kadınlar: Ayaklarımız sağa çıkarılmış şekilde ayaklar üzerine değil yere oturulur. Avuçlar, dizin üzerine konur ve parmaklar serbest bırakılır.

  • Dualar bitince başımızı önce sağ tarafa çevirerek "Es selâmu aleyküm ve rahmet'ullah" diyerek selam veririz.
  • Sonra sola çevirip yine "Es selâmu aleyküm ve rahmet'ullah" diyerek selam veririz.
  • Böylece 2 rekatlık Küsûf veya Husûf  namazı sona ermiş olur.

                       

İslam ve İhsan

KÜSUF VE HUSUF NE DEMEK?

Küsuf ve Husuf Ne Demek?

KÜSUF VE HUSUF (GÜNEŞ VE AY TUTULMASI) NAMAZI İLE İLGİLİ HADİSLER

Küsuf ve Husuf (Güneş ve Ay Tutulması) Namazı ile İlgili Hadisler

NAMAZ NASIL KILINIR?

Namaz Nasıl Kılınır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.