Tasavvufta Kabir Ziyaretlerinin Önemi ve "...Kabirleri Mescid Edinmeyin!" Hadisinden Anlamamız Gereken

Tasavvufta kabir ziyâretlerine, bilhassa yaşadığı asırda şöhret bulmuş ilim adamları ile sûfîlerin kabirlerinin ziyâretlerine çok önem verilmektedir. Hadîslerde ise: “Sizden öncekiler kabirleri mescid ediniyordu. Sakın ha siz kabirleri mescid edinmeyin! Sizi bundan sakındırıyorum!” “Allah Yahûdî ve Hıristiyanlara lânet etsin, onlar peygamberlerinin mezarlarını mescid edindiler” buyrulur. Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz konuya açıklıyor...

Tasavvuf ricâlinin, ulemâ ve meşâyıhın kabirlerini ziyârete büyük önem verdiği doğrudur. Allah Rasûlü (s.a.)’nün, kabirlerin mâbed edinilmemesi konusundaki emirleri ortadadır. Bunların arasını nasıl telîf ederiz? Şimdi bir kere sizin de zikrettiğiniz hadîslerde Allah Rasûlü (s.a.)’nün hedefi kabirleri mâbed, ölüleri de mâbud edinmemektir.

Allah Rasûlü (s.a.) aynı endişe ile kabir ziyâretini önceleri yasaklamış, daha sonra bu endişenin zâil olmasını müteakip tekrar izin vermişti. Bu duruma göre, kabirlerin mâbed edinilmesi gibi bir tehlike söz konusu ise o zaman ziyâretin bile yasaklanması gerekir. Ama böyle bir tehlikenin söz konusu olmadığı zaman ve mekânlarda ölümden ibret almak, ölüm ötesine hazırlanmak ve şefâati umulan, hakkında hüsn-i zan beslenilen büyük bir zâtın kabrini Allah rızâsı için ziyâret etmek şer’î bakımdan mahzûrlu olmasa gerektir. Nitekim her şeye rağmen türbe içinde ve mezar üstünde namaz kılmak câiz görülmemiştir.

Bugün dînî konulara ilginin, bilginin önüne geçmesinden kaynaklanan cehâlet, birtakım yanlışlıklara sebebiyet vermektedir. Yoksa kabir ve türbeleri başında üç İhlâs, bir Fâtiha okuyarak onları ziyâret etmenin ne zararı olabilir? Kaldı ki bu tür ziyâretlerde insanın hayâl dünyâsı kişiyi alıp zaman tünelinden ziyâret edilen şahsın dönemine götürmekte ve böylece bir süre de olsa insan, dünyâ kaygılarını unutup güzel insanların huzûrlu dünyâsını hayâlinde canlandırmaktadır. Konunun bu boyutlarını da düşünmek gerekir. Tek veçheden bakıldığında isâbetli karar vermek zordur.

Mümin bir insan Allah’ı bırakıp herhangi bir velî ya da yatır için namaz kılmaz. Hiçbir amelini Allah’ın dışında başka bir kimse için yapmaz. Dolayısıyla kabir ziyâretlerinde bu hassâsiyetin korunması önemlidir. Bugün türbelere yapılan ziyâretlerin yatırlardan bir şeyler taleb etmek için olmadığı, asıl taleb merciinin Allah Teâlâ hazretleri olduğu cümlenin mâlumudur. Bu açıdan insanları bilgilendirmek ve şer’î hassâsiyetleri öğretmek gerekir. Bu da türbe civârındaki câmi görevlileri ile diyânet mensûblarının ve bilumum hademe-i hayrâtın, hattâ bütün Müslümanların görevidir.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

RÂBITA-İ MEVT VEYA TEFEKKÜR-İ MEVT NE DEMEKTİR?

Râbıta-i Mevt veya Tefekkür-i Mevt Ne Demektir?

KABİR ZİYARETİNİN ÖNEMİ

Kabir Ziyaretinin Önemi

KABİR ZİYARETİ ŞİRK Mİ?

Kabir Ziyareti Şirk mi?

KABİR ZİYARETİ YAPMANIN ÖNEMİ

Kabir Ziyareti Yapmanın Önemi

KABİR ZİYARETİ NASIL OLMALIDIR?

Kabir Ziyareti Nasıl Olmalıdır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.