muamelat

Muâmelât Ne Demektir?

Muâmelât ne demektir? Kısaca anlamı nedir?

Muamelat Nedir? Muamelat Ne Demek?

Muâmelât: Muâmeleler, işlemler. Fıkıhta şahıs ve âile hukûku, aynî haklar, miras, ticaret, borçlar ve iş hukûkuyla ilgili konular anlamına gelmektedir.

Muamelat Nedir?

Muamelat nedir? İşte muamelat hakkında kısaca bilgi.

Muâmelât Ne Demek?

İslâm, sadece îman ve ibadetlerden ibaret bir hayat değildir. O, îman ve ibadetlere ilâveten, muâmelât, ahlâk ve bilhassa hak ve hukuka riâyet gibi, hayatın her alanını inceden inceye tanzim eden, son derece hassas ölçüler manzûmesidir.

Muâmelât Olmadan Tasavvuf Olmaz!

Tasavvufu sadece raks, sema, zikir ayini gibi gören, kullar ile olan ilişkilerde fıkhın muamelatına uymayan kimseler sufilerin başıboşlarıdır ve ayette buyrulduğu üzere bunlar dini boş iş ve oyun eğlence haline getirmişlerdir. Zira nefis zevkin her türünü yaşamak ister, kendi şehvani arzularına set çekilmediğinde dine bile taraftar olur, ama böyle bir dindarlık gerçekte nefsin elinde köle olmaktır.

Muamelatla Alakalı Temel Eser: Kitabu'l Kesb

Muamelatla alakalı temel eserlerden biri olan "Kitabu’l Kesb" İmam Muhammed’in en mühim eserlerinden biridir.

Her Yerde Her Şartta Kazananlar

Sokakta yürürken, insanlarla bir parkı paylaşırken, bir apartmanın merdivenlerini kullanırken, evinin balkonunda keyif çayı içerken komşusuna karşı hassasiyetini korurken o mü’mindir. Bu idrak, hayatı yaratan Allah’ı her yerde ve her zaman diliminde bizi mü’min olarak görmek isteyen Şeriat’ına göre yaşama idrakidir. Böyle bir mü’min ibadetinde ve muamelatında, her yerde ve her şartta kazanandır.

Senin Kurtuluşun Başkalarında!

Müʼmin, kendi kurtuluşunun, başkalarının da kurtuluşuna hizmet etmekten geçtiğini hiçbir zaman unutmamalıdır. Yani müslüman, bencil olmamalı, bilâkis diğergâm bir rûha sahip olmalıdır. Yüksek bir mesʼûliyet duygusuyla, din kardeşlerini, hattâ imkânı nisbetinde bütün mahlûkâtı kendisine zimmetli bilmelidir.

Her Şeyde İslam Ölçüleri

Altınoluk Dergisi, Şubat 2017 sayısında "Din Muameledir" diyor. Evde, okulda, düğünde, camide, misafirlikte, işte, trafikte, hizmette, savaşta, barışta hayata dair her şeyde İslam ölçülerini bize hatırlatıyor.

Kalbin Pusulası

Muamelâtta istikâmet, önce sahih ilmî kaynaklara ve sâlih âlimlere müracaat, sonra da hassas ve diri bir kalbin itmi’nânı ve onayı ile gerçekleşebilecektir. İman ve takvâ duyguları artıp geliştikçe de kalp pusulasının hakikatleri göstermedeki isabeti o nispette artacaktır.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.