
Hastanın Gönlünü Nasıl Alırız?
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hasta ziyaretinde nasıl davranırdı? Ashabına, hastaların gönlünü hoş tutmayı neden özellikle tavsiye ederdi?
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hastaların sadece bedenini değil, gönlünü de tedavi ederdi…
HASTANIN GÖNLÜNÜ NASIL ALIRIZ?
Hastanın Gönlünü Hoş Tutmak
Ziyaret ettiği hastanın yanına yaklaşmayı, elini hastanın alnına veya elinin üzerine koymak suretiyle hastanın nasıl olduğunu sormayı (İbn Hanbel, V, 259.) tavsiye eden Hz. Peygamber (s.a.v.), hastanın canının çektiği bir şey olursa onun karşılanmasını istemiştir.
Bir defasında ziyaretine gittiği hastaya,
“Bir şey ister misin? Çörek yemek ister misin?” diye sormuş, hastanın “Evet.” demesi üzerine de onun isteğinin yerine getirilmesini istemiştir. (İbn Mâce, Tıb, 2)
Ziyaret ettiği bir başka hastaya,
“Canın ne çekiyor?” diye sormuş, adam, “Buğday ekmeği istiyor.” diye cevap verince Hz. Peygamber (s.a.v.) yanındakilere,“Kimde buğday ekmeği varsa kardeşine göndersin.”demiştir. Ardından da“Birinizin hastası bir şey yemeği arzuladığı zaman onu kendisine yedirsin.” buyurmuştur. (İbn Mâce, Cenâiz, 1.)
Allah Resûlü, iştahı olması durumunda hastanın istediğini yedirmeyi tavsiye ederken,
“Hastalarınızı yemek yemeye zorlamayınız, zira Allah onları yedirmekte ve içirmektedir.” buyurmaktadır. ( Tirmizî, Tıb, 4.)
Öte yandan ziyaret ettiği hastada iyileşme belirtisi görülmediğinde, bunu bir musibet olarak değerlendirmiştir. Rasülullah (s.a.v.) (bir gün) Abdullah b. Sabit'i (r.a.) hasta iken ziyarete gelmiş te onu baygın bir halde bulmuş, bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) ona seslenmiş (fakat o baygın olduğu için) karşılık verememiş. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) "İnnalillahi ve inna ileyhi raciun. Ey Ebu'r-Rabi biz(im) senin yanında (yapabilecek bir şeyimiz yok. Çünkü Allah'ın kaza ve kaderine) mağlub olduk" dedi. Bunun üzerine kadınlar feryad edip ağlaştılar. İbn Atik de onları susturmaya çalıştı. Derken Rasûlullah (s.a.v.) "Onları (kendi hallerine) bırak. (Çünkü sesleri fazla çıkmıyor. Fakat vacib olunca) hiçbir kadın ağlamasın" buyurdu. (Orada bulunanlar) "Ey Allah'ın Rasûlü vacib olmak nedir?" dediler. "Ölmektir" buyurdu. (O sırada Abdullah b. Sabit'in) kız kardeşi (onun hakkında ey kardeşim): "Ben senin şehit olacağını ümid ediyordum. Çünkü sen (ahiret için) gereken ihtiyaçlarını hazırlamıştın." diye söylenmeye başladı. Rasûlullah (s.a.v.) de "Aziz ve celil olan Allah ona niyeti ölçüsünde şehid sevabı verecektir. (buyurdu ve) siz neyi şehitlik sayıyorsunuz?" diye sordu. (Onlar da). "Allah yolunda öldürülmeyi" dediler. Rasûlullah (sav)'da "Allah yolunda öldürülmekten başka yedi (tane daha) şehidlik vardır: Taundan ölen şehiddir. Boğularak ölen şehiddir. Karın ağrısıyla ölen şehiddir. Yanarak ölen şehiddir. Göçük altında kalarak ölen şehiddir. Doğum üzerine ölen şehiddir." Buyurdu. (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 11)
Ayrıca, “Allah kime hayır vermeyi murad ettiyse, onu musibetlerle imtihan eder.” (Buhârî, Merdâ, 1) ifadesiyle, ilâhî iradeye teslimiyeti önermiştir.
Kaynak: Diyanet
YORUMLAR