din kardeşliği

Kardeşliğin Mertebeleri

Kardeşlik hukûkunda ufkumuzun çok geniş olması îcâb eder. Zira kardeşlikteki derecemiz, kalbî olgunluğumuzun da seviyesini göstermektedir.

Ümmeti Birleştirecek Adım

“Ben Müslümanlardanım” ikrarı, ümmet fertleri için etnik ve her terlü gurupsal farklılıkların üstünde ve önünde “buluşma noktası”dır. Önemli olan bu noktadaki birlikteliği, bir başka ifade ile din kardeşliğini öteki beraberliklerin de ancak kendisiyle anlam ve değer kazandığı asıl fazilet ve gerçek olarak içselleştirip öylece yaşamaya çalışmaktır. Ümmet olarak bütünleşmenin başlangıç adımı ve yapısal özelliği bu olsa gerektir.

Selman-ı Farisi’nin Feraseti

Selmân -radıyallâhu anh- çok yer gezip farklı tecrübeler elde ettiği için geniş bir kültüre sahipti. Feraseti ile Hendek Harbi’nde hendeğin kazılmasını, Tâif kuşatmasında da mancınık ve debbâbe[3] kullanmayı tavsiye etmiş ve bunların yapımını bizzat gerçekleştirmiştir.

Nebi ve Şehitlerin İmreneceği İnsanlar

Müslüman, rûhunu inkişâf ettirerek bütün mahlûkâta huzur tevzî eden, dünyanın her yerindeki din kardeşlerini kendisine zimmetli bilen, gönül insanıdır.

Osmanlı’nın “Medine Müdafaası” Nasıl Oldu?

“Medine Müdafaası, Hicaz Bizden Nasıl Ayrıldı?” hatıratı Nâci Kâşif Kıcıman’a ait. Hicaz’da bizzat vazife almış bir istihbarat zabiti olan Nâci Bey’in samimi hatıratında kendinizi bulmanız mümkün.

Peygamberimizin Ebu Zer'e İkazları

Kul hakkı mevzuunda titizlik gösterilmesi gereken hususlardan biri de komşu hakkıdır. Cenâb-ı Hak, komşu hukûkuna riâyeti ısrarla emretmiştir. Zîrâ insan, akrabâlarından çok, komşularıyla beraberdir.

İmanın Zirvesi

Enes  radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz.” [1]

Kardeşliği Zedeleyecek Davranışlar

İslâm bir taraftan kardeşlerimize nâzik ve güzel davranmayı diğer taraftan da şahsımıza karşı yapılan hatâ ve kusurları affetmemizi tavsiye ediyor.

Mü’minlerin Sakınması Gereken Davranışlar

Hucurât sûresinde vaz edilen prensipler içinde mü’minlerin özellikle sakınması istenen davranışlar, kardeşlik ve birlik duygularının zedelenmemesi için hatırlatılmış hususlardır. Çünkü din kardeşliği, özenle muhafaza edilmesi gereken kapsamlı ve kuşatıcı bir yapıdır, büyük bir nimettir. Önemli yapıların yaşatılması ise kıymetini bilmeyi gerektirir.

Din Kardeşliği Nedir?

İslam'da din kardeşliğinin önemi nedir? Din kardeşi olmak kolaydır fakat gereklilikleri ve üzerimize düşen görevler ağırdır. Bu bağlamda genel çerçeveleriyle "Din kardeşliği nedir? Din kardeşi olmanın getirdiği sorumluluklar nelerdir?" gibi sorulara yanıt bulacağız...

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.