Tac Mahal'de Namaz Yasağı

Milyonlarca Müslümanın yaşadığı Hindistan'da, Tac Mahal'de namaz kılmak yasaklandı!

Hindistan'da daha önce Tac Mahal Türbesi'nde cuma namazını yasaklayan Yüksek Mahkeme, vakit namazlarına da engel getirdi. Hindistan Arkeolojik Araştırmalar Kurumu, Tac Mahal'de vakit namazlarının kılınmasını yasakladığını açıkladı.

VAKİT NAMAZLARI YASAKLANDI

Hindistan'da daha önce Tac Mahal Türbesi'nde cuma namazını yasaklayan Yüksek Mahkeme, vakit namazlarına da engel getirdi. Karar üzerine Hindistan Arkeolojik Araştırmalar Kurumu, türbede abdest için almak için kullanılan su tankını mühürledi. Uygulamaya tepki gösteren Tac Mahal İntizam Komitesi Başkanı İbrahim Hüseyin "Hem merkezi hükümet hem yerel yönetim Müslüman karşıtı zihniyete sahip. Bu yasağın hiçbir mantığı yok" dedi.

Hindistan Arkeolojik Araştırmalar Kurumu (ASI), Tac Mahal'de vakit namazlarının kılınmasını yasakladığını açıkladı.

ABDEST ALINAN SU TANKI MÜHÜRLENDİ

Times of India gazetesinde yer alan habere göre, Yüksek Mahkemenin, geçen temmuzda Tac Mahal Türbesi'ndeki mescitte şehir dışından gelen Müslümanların cuma namazı kılmasını yasaklayan kararının ardından ASI, Tac Mahal'de vakit namazlarının kılınmasının da yasaklandığını duyurdu. ASI yetkilileri, önceki gün türbede abdest için almak için kullanılan su tankını mühürledi.

"MÜSLÜMAN KARŞITI ZİHNİYET"

Tac Mahal İntizam Komitesi Başkanı Seyit İbrahim Hüseyin de Tac Mahal'de uzun yıllardır namaz kılındığını, bunu engellemek için ortada bir neden olmadığını belirterek, ASI'ye şikayette bulunacaklarını ifade etti. Hüseyin, gerek merkezi hükümetin gerek Agra yerel yönetiminin, Müslüman karşıtı bir zihniyete sahip olmasının söz konusu kararda etkili olduğunu savundu.

"KARAR MAHKEMENİN EMRİYLE ALINDI"

ASI Agra Dairesi'nde arkeolog Vasant Swarankar ise kararın mahkemenin emri uyarınca alındığını, buna göre mabette sadece yerel halkın cuma namazı kılabileceğini söyledi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.