Süt Kardeşliği Hangi Durumlarda Söz Konusu Olur?

Süt emme belirli yaşlarda mı olmalıdır? Kaç defa emmekle hısımlık doğar?

Çoğunluk müctehitlere göre, süt hısımlığının doğması için öz anne olmayan yabancı bir kadının sütünün ilk iki yaş içinde emilmesi gerekir. Çünkü âyette: «Anneler çocuklarını iki bütün yıl emzirirler»[1] buyurulmuştur. Bu âyet süt emziren yabancı kadını da kapsar. Diğer yandan hadiste «Süt hısımlığı ancak iki yaş içinde emzirilen sütle olur.»[2] buyurulmuştur.

SÜT EMME SÜRESİ NE KADARDIR?

İmam Ebû Hanîfe’ye göre ise emme süresi otuz aydır. Delil; «Çocuğun ana karnında taşınması ile sütten ayrılmasının süresi otuz aydır.»[3] âyetidir. Buradaki otuz ay, hem gebeliğin ve hem de sütten ayrılmanın ayrı ayrı süresidir. Çoğunluk fakihler ise bu âyetten gebeliğin en kısa süresi olan altı ayı çıkararak yukarıdaki âyetle bunu birlikte değerlendirmişlerdir. (bk. Lukmân, 31/21)

Süt hısımlığı doğuran emmenin şartları şunlardır.

a) Sütün öz anne dışında bir kadından ağız yoluyla alınması gerekir. Süt emziren kadının evli veya bekar olması sonucu değiştirmez.

b) Sütün, çocuğun midesine ulaşması gerekir. Sütü memeden emmekle bir kap veya bardaktan içmek arasında fark yoktur.

c) Hanefî ve Mâlikîlere göre süt emme miktarı az olsun çok olsun hısımlık doğar. Çünkü «Süt emziren analarınız (size haram kılındı).»[4] âyeti ile «Nesepçe haram olanlar süt yoluyla da haram olurlar»[5] hadisi mutlak olup, bunlarda emme sayısı ve miktarı belirtilmemiştir. Şâfi ve Hanbelîlere göre beş ayrı emme şarttır. Delil; Hz. Âişe’den nakledilen «Beş defa emmekle haramlık doğar» rivayetidir[6], ancak Âişe (r. anhâ) bu rivayeti âyet olarak öne sürmüşse de, bunu ayet olarak bilen başka şahit bulunamadığı için Kur’ân’a alınmadığı nakledilir.

d) Sütün başka bir sıvı veya gıda ile karıştırılmaması gerekir. Aksi durumda çok olan esas alınır. İmam Ebû Hanîfe’ye göre ise süte başka bir gıda karıştırılırsa çok olsun az olsun haramlık doğmaz. Çünkü gıda sütün niteliklerinde değişiklik meydana getirir. Günümüz tıp bilimi de İmam Ebû Hanîfe’nin görüşünü destekler sonuçlara ulaşmıştır.

Dipnotlar:

[1]. Bakara, 2/233. [2]. Buhârî, Nikâh, 21. [3]. el-Ahkâf, 46/15. [4]. Nisâ, 4/23. [5]. Buhârî, Şehâdât, 7; Müslim, Radâ’, 10. [6]. Ebû Dâvûd, Nikâh, 49; Müslim, Radâ, 25.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM’DA SÜT EMME VE SÜT HISIMLIĞI

İslam’da Süt Emme ve Süt Hısımlığı

SÜT HISIMLIĞI NEDİR? SÜT HISIMLARI KİMLERDİR?

Süt Hısımlığı Nedir? Süt Hısımları Kimlerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.