Sudan'da İç Savaşın Uzaması Milyonlarca Çocuğun Mağduriyetini Derinleştiriyor

"Çok sayıda çocuk yerinden edilme ya da sığınma yolculuğu sırasında hastalık ya da açlık nedeniyle hayatını kaybetti. Üstelik 10 ayı aşkın süredir devam eden yıkım nedeniyle çocuklar eğitim hakkından da oldu"

Sudan'da Nisan 2023'ten bu yana orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında devam eden iç savaşın, başta çocuklar olmak üzere sivillerin hayatını daha da zorlaştırdığı ve çevre ülkelere de etkisinin arttığı belirtiliyor.

Eski Sudan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ve gazeteci Al-Obeid Murawih, AA muhabirine, Sudan ordusu ile HDK arasındaki savaşın siviller ve çevre ülkeler üzerindeki etkisini değerlendirdi.

Murawih, Sudan'da geçen yıl nisan ortasında çıkan iç savaşın, çatışmalardan doğrudan etkilenen Hartum, El Cezire ve Darfur'un 5 eyaleti başta olmak üzere halkın hayatını altüst ettiğini kaydederek, şunları söyledi:

"Bunun nedeni, HDK güçlerinin bilinçli olarak sivillerin evlerini işgal etmesi, bu işgallerin sivilleri doğrudan ve dolaylı olarak etkilemesi. Birçok Sudanlı yanlarına hiçbir şey almadan evlerini terk etmeye zorlandı ve bunu reddeden kişiler dayakla hatta bazen de ölümle cezalandırıldı. Yerlerinden edilmiş veya mülteci ailelerine eşlik etmek zorunda kalan çocuklar, savaştan en çok etkilenen gruplardan oldu. Çatışmalar nedeniyle terör ve panik dolu bir hayat yaşadılar. Çok sayıda çocuk yerinden edilme ya da sığınma yolculuğu sırasında hastalık ya da açlık nedeniyle hayatını kaybetti. Üstelik 10 ayı aşkın süredir devam eden yıkım nedeniyle çocuklar eğitim hakkından da oldu."

Çocuklar için temel bir hak olmasına karşın Sudan'da 20 milyondan fazla çocuğun okula gidememesini "son derece korkunç ve rahatsız edici" olarak nitelendiren Murawih, savaşın çocuklar üzerindeki psikolojik tahribatının okul yıkımlarına bağlı olarak zamanla daha da derinleşeceğini dile getirdi.

Murawih, savaşın ilk 2 ayında yerinden edilmenin olumsuz etkilerinin sınırlı kalmasına karşın savaş uzadıkça olumsuzlukların şiddetlendiğinden bahsederek, şu ifadeleri kullandı:

"Devlet ve insani yardım kuruluşları Hartum eyaleti sakinlerinin bir kısmının yerinden edildiği bölgelerde yer değiştirme kampları kurmaya zorlanmamıştı çünkü bu dönemde yerinden edilenler ya yerlerinden edildikleri şehir ve bölgelerdeki akrabalarının yanına taşındılar ya da ev kiralayıp yaşayabildiler. Savaşın uzaması ve yeni yerinden edilmiş insan gruplarının bölgeye gelmesiyle durum değişmeye başladı. Ev sahibi toplulukların üzerindeki yük arttı. Çalışabilen erkek ve kadınlar iş aramaya ve bunun için ailelerini terk etmeye zorlandı."

"Açlık nedeniyle ölümler yaşandı"

Çatışmaların yol açtığı gıda güvensizliği nedeniyle Sudan nüfusunun yaklaşık yüzde 37'sini oluşturan 17,7 milyon kişinin akut açlık çektiğini aktaran Murawih, gıda güvenliğinin, HDK'nin Gezira eyaletine ulaşması ve başkentin, bazı küçük şehir ve köylerini işgal etmesiyle daha ciddi tehdit altında olduğunu ifade etti.

Murawih, insani yardım kuruluşlarının savaş nedeniyle tüm ihtiyaç sahiplerine ulaşıp asgari miktarda gıda yardımı sağlayamadığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle kırılgan ve savunmasız gruplar arasında açlık nedeniyle ölümler yaşandı. Öncelikle insani yardım kuruluşlarının çalışma koşullarının elverişsiz olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Pek çok vatandaşın sağlık hizmetinden yoksun olması veya sağlık hizmetlerine erişimin sınırlı olması, Sudanlıların büyük bir kesiminin hassas sağlık koşullarını savaştan önce bile daha da kötüleştirmişti. Birçok hastanenin işgal edilmesi veya sağlık personelinin göç etmesi nedeniyle kriz derinleşti. Özellikle Hartum eyaletindeki ana depoların ve eczanelerin yağmalanmasının ardından ilaç kıtlığının da eklenmesiyle sorunlar artmaya devam ediyor."

Uluslararası toplum savaşın durdurulması için baskı yapmalı

Komşu ülkelerin, Sudan'daki iç savaştan önce de problemlerle boğuştuğuna dikkati çeken Murawih, bölgedeki çatışmalar nedeniyle ortaya çıkan mülteci krizinin çevre ülkeleri zamanla daha olumsuz etkilediğini söyledi.

Murawih, çevre ülkelere sığınanların en büyük sorunlarından birinin temel hizmetlerden yararlanabilmek için gereken sayım ve ikamet koşullarının oluşturulamaması olduğunu belirterek, "Mültecilerin sayısının tespit edilememesi nedeniyle başta tedavi ve eğitim olmak üzere temel hizmetlerin sağlanması ve buna uygun bütçelerin tahsis edilmesinde sorunlar yaşanıyor." dedi.

Diplomasi ve uluslararası toplumun, sürdürülebilir çözümlerle Sudan'daki çatışmaların durdurulmasındaki önemine değinen Murawih, arabuluculuk rolünü üstlenenlerin tarafsızlık ilkesini koruyarak konuyu derinlemesine anlamaları gerektiğine vurgu yaptı.

Murawih, Sudan'ın ülkeyi yeniden inşa etme konusunda yeterli kaynak ve tecrübeye sahip olduğunu hatırlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Uluslararası toplum, nüfuzunu çatışmalara destek veren ülkeleri baskı altına alıp durdurmak için kullanabilir. Yeniden imar çalışmalarına gelince, nispeten kolay gördüğüm bir şey çünkü Sudan çok sayıda kaynağa ve büyük zenginliğe sahip bir ülke. Sudan devlet olarak yeniden inşa alanında iyi bir üne sahip ülkelerle net planlara göre savaş sonrasında stratejik ortaklıklara girebiliyor. Ülkede yeniden yapılanma uzun zaman almayabilir."

Sudan'da iç savaş

Sudan, 2023 Nisan ortasından bu yana Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan komutasındaki ordu ile HDK arasında şiddetli çatışmalara sahne oluyor.

HDK ve ordu, Aralık 2018'deki halk ayaklanması sonrasında yönetimi ele geçirip, yaklaşık 30 yıl iktidarda kalan Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir'in Nisan 2019'da devrilmesinin ardından sivillerin katılımıyla oluşturulan hükümette yer almış, 2021'de ise sivil hükümete karşı birlikte darbe düzenlemişti.

Ordu ve HDK'nin, askeri ve güvenlik reformu kapsamında HDK'nin orduya entegrasyonu meselesinde anlaşmazlığa düşmesinin ardından nisan ortasında iç savaş patlak vermişti.

BM'ye göre, dünyanın en büyük yerinden edilme krizinin yaşandığı Sudan'daki çatışmalar sonucu 13 binden fazla kişi hayatını kaybetti, 6 milyon kişi ülke içinde başka şehirlere, 1,7 milyon kişi çevre ülkelere kaçtı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.