Şu Kur’an Allah’ın Ziyafet Sofrasıdır

Allah’ın Hz. Muhammed’e (s.a.s.) indirdiği, nasiplenenlerin doymayacağı bitmez tükenmez hazinelere sahip Kur’ân sofrasından ne kadar istifade edebiliyoruz?

Kurʼân-ı Kerîmʼi, ashâb-ı kirâmın idrâki üzere, âdeta gökten inen bir ziyafet sofrası gibi görerek ondan lâyıkıyla istifâde etme gayretimiz hangi seviyede?

Abdullah ibn-i Mes’ûd radıyallahu anh buyuruyor ki:

“Bir sahâbî, (akşam) evine geldiğinde hanımı ona ilk önce şu iki suâli sorardı:

«‒Bugün Kur’ân’dan kaç âyet nâzil oldu?

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in hadislerinden ne kadar ezberledin?»” (Abdülhamid Keşk, Fî Rihâbi’t-Tefsîr, I, 26)

KENDİMİZE SORMALIYIZ

  • Bizim Kur’ân-ı Kerîm ile ünsiyetimiz ne durumda?
  • İlâhî hakîkatler bize nasıl bir ufuk açıyor? Onu ne kadar duygu derinliği içinde okuyabiliyoruz?
  • Bütün âlemleri yoktan var eden Yaratıcımız’ın bizlere gönderdiği bir hidâyet mektubu olan Kur’ân-ı Kerîm’e karşı merak ve alâkamız, fânîlerden gelen mektuplarla kıyaslanamayacak derecede yüksek bir seviyede mi?
  • Onu ne kadar okuyup anlama ve hikmetine erebilme gayretindeyiz? Anlayamadıklarımızı bilenlere soruyor, onun muhtevâsıyla yeterince alâkadar oluyor muyuz?

İşte bu nevî suallere tatminkâr cevaplar verebildiğimiz zaman, Kur’ân’ın şifâ ve rahmetinden lâyıkıyla istifâde edebiliriz.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KUR’ÂN-I KERÎM’DEN HAKKIYLA İSTİFÂDE EDEBİLMENİN SIRRI

Kur’ân-ı Kerîm’den Hakkıyla İstifâde Edebilmenin Sırrı

KURAN'DAN NASIL İSTİFADE EDİLİR?

Kuran'dan Nasıl İstifade Edilir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.