Sosyal Medyadan Kazanılan Para Caiz mi?

Sosyal medyadan para kazandım, bu parayı kullanmam caiz mi? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Bu konunun birçok yönü var. Öncelikle şunu bilmemiz gerekir:
Eğer bir yerden bir gelir elde ediliyorsa, bu gelirin helal mi haram mı olduğu o gelirin kaynağına bağlıdır. Gelirin elde edildiği kurum; yanlışları olan, haramla meşgul olan veya şüpheli işlerle uğraşan bir müessese ise, bu durumda elde edilen para da şüpheli ya da haram olabilir. Üstelik bu parayı o kurumda bırakmak daha da büyük bir vebal doğurabilir.

Örneğin, siz istemeseniz bile bankada paranıza faiz tahakkuk etmişse ve “Ben bu faizi almıyorum, bankada kalsın” derseniz; bu durumda o faizin bankanın menfaatine kullanılmasına dolaylı olarak katkı sağlamış olursunuz.

Benzer şekilde bazı sosyal mecralardan (örneğin video ya da içerik platformları) elde edilen gelirler de aynı şekilde değerlendirilmelidir. Bu mecralarda içerik üreten kişiler, haram-helal hassasiyeti olmadan reklam geliri elde ediyorsa, bu da onların faaliyetlerine dolaylı veya doğrudan destek vermek anlamına gelebilir. Bu da bizi vebalden kurtarmaz.

Bir Müslümanın, içerik üretmesi gerekiyorsa bunu reklamsız olarak paylaşması en doğrusudur. Çünkü reklam açmak doğrudan gelir elde etme amacı taşır ve gösterilen reklamların içeriği üzerinde tam kontrol sağlanamaz. Reklam butonunu açık bıraktığınızda, haram içerikli ya da İslami değerlere aykırı reklamlar çıkabiliyorsa, buna doğrudan veya dolaylı bir katkınız olmuş olur.

Üstelik dini içerikler sunulurken — örneğin Kur’an, sünnet, iman gibi konular anlatılırken— araya uygunsuz veya alakasız bir reklamın girmesi; mesela faiz haramdır denilirken bir banka reklamının çıkması ya da tesettüre aykırı görüntülerin yer aldığı bir ürün reklamının araya girmesi, sunulan içerikle ciddi şekilde çelişecektir. Bu da hem verilen mesajı zedeleyecek hem de izleyeni yanıltacak bir durum doğuracaktır. Bu nedenle özellikle dini içeriklerde reklam özelliği kapalı tutulmalıdır.

Bir Müslümanın helal rızık için çaba göstermesi esastır. Eğer reklam özelliği başka bir sebeple, örneğin içeriklerin daha geniş kitlelere ulaşması amacıyla açılıyorsa, bu durumda elde edilen gelirin fakirlere, ihtiyaç sahiplerine, zaruret içinde olanlara aktarılması uygun bir tasarruf olur.

Elbette bir Müslüman yazdığı kitaptan, yaptığı programdan telif geliri elde edebilir. Ancak bu telif, haram bir reklam yoluyla sağlanıyorsa burada ciddi bir imani sorun vardır. Çünkü Müslümanın temel vazifesi “İ’lâ-yı Kelimetullah”, yani Allah’ın kelamını yüceltmektir. Bunu yaparken küfrün, haramın, isyanın reklamını yapmaya vesile olmak büyük bir çelişkidir ve ciddi bir sorumluluk doğurur.

Bu sebeple, bir Müslümanın bu tür riskli durumlardan uzak durması gerekir.

İslam ve İhsan

MÜSLÜMANIN İNTERNET VE SOSYAL MEDYA ÂDÂBI

Müslümanın İnternet ve Sosyal Medya Âdâbı

SOSYAL MEDYA KULLANIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Sosyal Medya Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler

GOOGLE, YOUTUBE VB. SOSYAL MEDYA MECRALARINDAN PARA KAZANMAK CAİZ Mİ?

Google, Youtube vb. Sosyal Medya Mecralarından Para Kazanmak Caiz mi?

İNTERNET REKLAMLARINDAN PARA KAZANMAK CAİZ Mİ?

İnternet Reklamlarından Para Kazanmak Caiz mi?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.