Siyer Ne Demektir?

Siyer nedir, ne anlama gelir? Siyerde ne anlatılır?

Lügatte, hal, şekil, durum, davranış, idare, yol, hareket, yürüme, âdet, bir kimsenin ahlâkı, seciyesi ve hayat hikâyesi gibi mânâlara gelen siyersîret kelimesinin çoğuludur.

Siyer; ıstılahta ise Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in mübârek hayatını ve şahsiyetini, tebliğ faaliyetlerini, siyasî ve askerî mücadelelerini konu alan bilim dalına verilen isimdir. “Siyer ve Megāzî” diye de geçer.

“Savaş yeri, savaş ve savaş hikâyeleri” anlamındaki mağzât kelimesinin çoğulu olan megāzî ise Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in gazve ve seriyyelerinin tarihine ve bu konuda yazılan kitaplara isim olmuş, siyer kelimesinin eş anlamlısı hâlinde hem kendi başına hem siyerle birlikte kullanılmıştır.

Zamanla Siyer, sâdece Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in hayatı için kullanılan bir ıstılah hâline gelmiş, sîret ise başka şahsiyetlerin hayatlarını anlatan kitapların adlarında da yer almıştır.

Siyer terimi aynı zamanda savaş, esirler ve ganimetler başta olmak üzere devletler hukuku dallarına giren konulara isim olarak verildiği gibi, bu alanda yazılan kitapların isminde yer almış, ayrıca fıkıh kitaplarının bu mevzuları ele alan kısmının ismi olmuştur.

İslâm dünyasında Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in hayatı ve şahsiyetine duyulan alâka, Kur’ân-ı Kerîm’in ve İslâm dininin ona atfettiği ehemmiyet ve kıymetten kaynaklanır. Bir müslümanın bu alâkası, “Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in Allah’ın kulu ve Rasûlü olduğuna” şehâdet edip dine girmesiyle başlar. Zîrâ kişi, kendi hayatında Rehber’inin yani Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in yolunu izlemiyorsa Müslüman olamaz.

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in şahsiyetine derin bağlılığın ve alâkanın esas sâiki, ilâhî ve Kur’ânî’dir. Esasen Kur’ân-ı Kerîm müslümanlara ilimle uğraşma ve tedvin hareketini başlatma hususunda örnek olduğu gibi ilmin ehemmiyetini bildiren âyetleriyle de müslümanları ilme teşvik etmiştir. Onlar da Kur’ân-ı Kerîm’in iyi anlaşılabilmesi için kıraat, tefsir, Arap dili ve edebiyatı; Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in daha iyi tanınması ve bilinmesi için de hadis ve siyer-megāzî konularında tedvin faaliyetlerine başlamışlardır.

Hazırlayan: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.

İslam ve İhsan

NEDEN SİYER ÖĞRENMELİYİZ?

Neden Siyer Öğrenmeliyiz?

SİYER NEDİR, KAYNAKLARI NELERDİR?

Siyer Nedir, Kaynakları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.