Şeriatın Zâhiri ve Bâtını Ne Demektir?

"Şerîatın bir zâhiri, bir de bâtını vardır" mânâsı nedir? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Bu sözün iki boyutu vardır. Birincisi: Şerîatın ahkâm olarak bir insanın dış organlara taalluk eden tarafı, bir de sâdece kalbe taalluk eden tarafı vardır. Kalbe ilişkin ahkâm bâtın konusunu, organlara ilişkin ahkâm ise zâhir konusunu teşkîl eder. İkincisi ise âyet ve hadîslerin hemen doğrudan lâfızlarından anlaşılan bir anlamı vardır. Buna zâhir denilir. Bir de anlaşılması biraz tetebbu isteyen, diri bir gönül ve ilhâma bağlı bulunan ve zâhirî anlamlarla çakışmayan mânâsı vardır ki buna da bâtın denilir.

Tasavvufta zâhir ve bâtın konusunun her iki boyutunda, zâhir çok önemlidir ve ondan vazgeçilmesi söz konusu değildir. Zâhir ulemâsını bâtınî mânâlar konusunda telâşlandıran, zâhiri hiç kabûl etmeyen ve kendi görüşlerini zâhirî düşüncenin alternatifi sayan Bâtınîlik cereyânı mensûblarıdır. Sûfîlerin bâtınîlik anlayışının Bâtınîlerle bir ilişkisi olmadığı gibi onlar, kendilerini zâhirin alternatifi gibi görmezler. Aslında bunlar birbirinin bütünleyicisidir. Tek başına birini alıp diğerini red ve inkâr yerine, ikisini de kabûl en uygun olanıdır.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İLHÂM NEDİR? ŞERÎATA UYGUN OLAN İLHÂMIN MUHÂTAB VE ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARI BAĞLAMADAKİ HÜKMÜ NEDİR?

İlhâm Nedir? Şerîata Uygun Olan İlhâmın Muhâtab ve Üçüncü Şahısları Bağlamadaki Hükmü Nedir?

BAZI TARÎKATLARDA RÜYA İLE DERS GEÇİLMEKTEDİR. BUNUN ÎZAHI NEDİR?

Bazı Tarîkatlarda Rüya İle Ders Geçilmektedir. Bunun Îzahı Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.