
Fânî Dünyaya Duyulan Sevgi Nasıl İsrafa Dönüşür?
Fânî dünyaya duyulan sevgi nasıl israfa dönüşür? Muhabbetimizi hak ettiği yere yönlendirmediğimizde, kalplerimiz ne tür kayıplar yaşar?
Muhabbet, fânî hayatımızın tadı, neş’esi, huzur ve sürûrudur. Varlığın hamuru, muhabbet mayası ile yoğrulmuştur. Muhabbet istîdâdı, Rabbin kullarına en büyük lûtuflarındandır. Bu bakımdan muhabbeti lâyıkına yöneltmek ve dostluğun hakîkatine ermiş gönüllerde kullanmak gerekir. Zira muhabbetteki bu merhale, ilâhî muhabbete vuslatın bir basamağıdır. Fakat ne yazık ki insanların pek çoğu, ilâhî bir lûtuf olan muhabbeti, fânî ve nefsânî arzular uğrunda hebâ etmektedirler.
FÂNÎ DÜNYAYA DUYULAN SEVGİ NASIL İSRAFA DÖNÜŞÜR?
Lâyıkını bulamayan muhabbetler, fânî hayatın hazin israflarıdır. Mübtezel ve bayağı menfaatlerin kıskacında kalan muhabbetler, kaldırım kenarlarında açan çiçeklere benzer ki, er-geç çiğnenmeye ve mahvolmaya mahkûmdur. Sokağa düşürülmüş bir pırlanta ne kadar tâlihsizdir! Liyâkatsiz bir elin haksız malı olmak, ne hazin bir ziyanlıktır!
Mevlânâ Hazretleri, muhabbet sermâyesini fânî ve izâfî varlıklar uğruna hebâ ederek, Mevlâ aşkından mahrum kalanlar için şu ibretli misâli verir:
“Dünyaya gönül verenler, tıpkı gölge avlayan avcıya benzerler. Gölge nasıl onların malı olabilir? Nitekim budala bir avcı, kuşun gölgesini kuş zannetti de onu yakalamak istedi. Fakat dalın üzerindeki kuş bile bu ahmağa şaştı kaldı.”
Hak dostlarından biri de şöyle demiştir:
“Allah Teâlâ, kullarına olan merhameti ve şefkati sebebiyle onları Zât-ı Sübhânî’sine muhabbet beslemeye dâvet etti. Kullarından nasipsiz olanlar bundan kaçındılar. Hak Teâlâ da bu günâhın bir cezâsı olarak onları, kendilerine merhamet etmeyen kişilerin muhabbetine giriftâr eyledi.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları
YORUMLAR