Şehitler Abidesi Camisi 18 Mart’ta Açılacak

Çanakkale’de Tarihi Gelibolu Yarımadası’nın Hisarlık Tepe mevkisindeki Şehitler Abidesi’nin ismini taşıyacak caminin 18 Mart’ta açılması planlanıyor.

Çanakkale’nin Eceabat ilçesindeki Tarihi Gelibolu Yarımadası’nın Hisarlık Tepe mevkisinde yapılan Şehitler Abidesi Camisi, 18 Mart’ta açılacak.

Aynı mevkide bulunan Şehitler Abidesi’nin ismini taşıyacak caminin inşasında 250 metreküp sarı çam ahşabı kullanılıyor. Minaresi Antalya’dan getirilen limra taşından yapılan caminin geri kalan kısmı tamamen ahşap olacak. Caminin dış cephesi, aşı boyasıyla renklendirilecek.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale Savaşları’nın geçtiği tarihi alandaki bölgede yapımına geçen ay başlanan 160 metrekarelik ahşap caminin inşaatının tüm hızıyla sürdüğünü söyledi.

Caminin Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı ile OPET ve Türk Hava Yollarının sponsorluk desteğiyle yapıldığını ifade eden Kaşdemir, “Çanakkale Şehitler Abidesi’nin bahçe kısmında, daha önce kadın ve erkek mescitlerinin bulunduğu alana cami yapıyoruz. Her iki mescidimiz ihtiyaçlara cevap veremeyecek hale gelmişti. Hem daha estetik hem de daha kullanışlı olması açısından böyle bir çalışmaya başlandı.” dedi.

Şehitler Abidesi Camisi’nin ahşaptan yapıldığını vurgulayan Kaşdemir, “140 kişi kapasiteli caminin sadece minaresi taş. Güzel bir mimari estetikle gerçekten Çanakkale ve şehitliğe yakışan bir cami oldu. Sadece ahşap olması da güzelliğini artırıyor. Umut ediyoruz ki buraya gelenlerin ibadet etme ihtiyacını karşılayabileceği bir cami ortaya çıkıyor.” diye konuştu.

AÇILIŞINI CUMHURBAŞKANI YAPACAK

Şu anda caminin inşasında aksama olmadığını dile getiren Kaşdemir, caminin 18 Mart’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle ibadete açılmasının planlandığını kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.