Kut’ül Amare Zaferi’nin 102. Yılında Şehitler Kut’ta Törenle Anıldı

Kut’ül Amare Zaferi’nin 102. yıl dönümü dolayısıyla Irak’ın Vasıt (Kut) vilayetinde bulunan Türk Şehitliği’nde tören düzenlendi.

Osmanlı ordusunun Irak’ın Kut bölgesinde İngilizlere karşı kazandığı ve tarihe “İngilizlerin hezimeti” olarak damga vuran Kut’ül Amare Zaferi’nin 102. yıl dönümü dolayısıyla Irak’ın Vasıt (Kut) vilayetinde bulunan Türk Şehitliği’nde tören düzenlendi.

Şehitlerin ruhuna Kuran’ı Kerim okunmasıyla başlayan törene Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız, Vasıt Valisi Mahmut Molla Talal ve kentteki aşiret temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.

“IRAK VE TÜRK HALKININ GEÇMİŞİ NASIL BİRSE GELECEĞİ DE BİRDİR”

Yıldız, şehitlik anıtına çelenk bıraktıktan sonra yaptığı konuşmada, Kut’ül Amare Zaferi’nin Kut kentinde anılmasının Türk devleti açısından önemli olduğunu ifade ederek, “Irak ve Türk halkının geçmişi nasıl birse geleceği de birdir. Bu toprakların gerçek sahibi olan Araplar, Türkler birlikte mücadele verdiler.” dedi.

[caption id="attachment_139032" align="alignnone" width="650"] Osmanlı ordusunun Irak’ın Kut bölgesinde İngilizlere karşı kazandığı ve tarihe “İngilizlerin hezimeti” olarak damga vuran Kut’ül Amare Zaferi’nin 102. yıl dönümü dolayısıyla Irak’ın Vasıt (Kut) vilayetinde bulunan Türk Şehitliği’nde tören düzenlendi. ( Murtadha Sudani - Anadolu Ajansı )[/caption]

Iraklıların Osmanlı yanında Çanakkale’de Osmanlı’nın da Iraklılarla birlikte Kut’ül Amare’de mücadele verdiğini vurgulayan Yıldız, “Bölgedeki halkların parçalanmasını amaçlayan planlara karşı ecdadımızın geçmişteki birlik ve dayanışmasından ders çıkarmamız lazım. Türk devleti sadıktır ve Kut halkının geleceği de Türkiye’ye emanettir. Buna böyle bakıyoruz. Birliğimiz hep barış içerisinde devam etsin.” diye konuştu.

“DAYANIŞMAMIZ SÜRMELİ”

Vasıt Valisi Molla Talal ise Osmanlı ordusuyla Vasıt halkının dayanışması sonucu işgalci İngiliz güçlerine karşı kazanılan zaferin önemine değinerek, Irak ve Türk hükümetleri arasında dayanışma ve iş birliğinin olduğunu vurgulayarak, “Burada bulunmamız geçmişteki 450 yıllık ilişkilerimizin tazelenmesi adına önemlidir. Ortak geleceğimizi inşa etmek için dayanışmamız sürmeli.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Büyükelçi Yıldız aracılığıyla seslenmek istediğini söyleyen Vali Talal, Türkiye ile köklü sosyal ilişkilere sahip olduklarını ifade ederek, “Eskiden olduğumuz gibi birliğimizi güçlendirerek ve dostluğumuzu pekiştirerek, burada yapılan çalışmaları daha da ilerletelim istiyoruz.” şeklinde konuştu. Büyükelçi Yıldız ve Vali Talal, tören sonrası şehitler için dua etti.

KUT’ÜL AMARE-ÇANAKKALE KARDEŞ ŞEHİR PROJESİ

Büyükelçi Yıldız, Kut Valisi Talal ile valilik binasındaki görüşmesinde, ekonomik ve ticari ilişkileri geliştirmek istediklerini söyledi. Yıldız, “Buradaki atalarımızın mirası en az yılda bir defa bir araya gelmemize vesile olacak. Sizlerin de Türkiye’yi ziyaret etmenizden memnuniyet duyarız.” ifadelerini kullandı.

Büyükelçi Yıldız, Kut’ül Amare Zaferi’nin gerçekleştiği Kut kentini Çanakkale ile kardeş şehir yapmak istedikleri bilgisini de paylaştı.

Vali Talal da “Türkiye ile siyasi ve ekonomik ilişkilerden önce ortak kan bağımız bulunuyor. 

Türk mallarına bu kentte yüksek teveccüh var.Türk mutfağı da burada çok yaygın. Kadınlarımız genelde Türk yemeklerini pişiriyor.” ifadelerini kullandı.

Talal ayrıca, kentte inşası durdurulan Türk hastanesinde çalışmaların yeniden başlatılmasını dilediklerini sözlerine ekledi.

Irak genelinde Türk firmaları tarafından tamamlanan ya da inşası süren 11 hastane bulunuyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.