Şehit Annesi 78 Yaşında Kur’an-ı Kerim Okumayı Öğrendi

Şanlıurfa'da şehit piyade er Ömer Faruk Kılcı'nın 78 yaşındaki annesi Hatice Kaçar, kahraman oğlunun kabrinde de okuyabilmek için ilerlemiş yaşına rağmen Kur'an-ı Kerim okumayı öğrendi.

Şanlıurfa Müftülüğünden yapılan açıklamaya göre, Tunceli'nin Hozat ilçesinde 24 yıl önce vatani görevini yaparken teröristlerle girdiği çatışmada şehit olan piyade er Ömer Faruk Kılcı'nın annesi Hatice Kaçar (78), oğlunun kabri üzerinde Yasin-i Şerif okuyamadığı için Kur'an-ı Kerim öğrenmeye karar verdi.

Anne Kaçar, ilerlemiş yaşına rağmen Haliliye İlçe Müftülüğüne bağlı Hasan Hüseyin Kur'an Kursu'na kaydını yaptırdı.

Yaklaşık 5 yıl yaz-kış demeden büyük bir azim göstererek kursa giden Kaçar, kurs hocalarının da desteğiyle 78 yaşında Kur'an-ı Kerim okumayı öğrendi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Hatice Kaçar, hem Allah'a hem de şehit oğluna yakışır bir anne olmak için Kur'an-ı Kerim okumayı öğrendiğini belirterek, "En çok da şehit oğlumun kabrinde okuyabilmek için Kur'an-ı Kerim öğrenmek istedim. Okumanın yaşı olmadığı için 5 yıl boyunca kursa devam ettim. Şimdi artık Kur'an-ı Kerim öğrendim ve 5 kez de hatmettim. İnsanın içinden geldikten sonra hiç bir şey için geç değil. Şimdi de nasip olursa Umre için hazırlanıyorum. Aileler çocuklarına onu, bunu, interneti öğreteceklerine Kur'an-ı Kerim öğretsinler." ifadelerini kullandı.

Kur'an Kursu öğreticisi Medine Demir ise Kaçar'ın büyük bir azim ve gayretle Kuran-ı Kerim'i öğrendiğini, verilen her ödevi en iyi şekilde yerine getirdiğini belirtti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.