Şahid Ol Ya Rab!

Peygamberimizin (s.a.s.) veda hutbesinde üzerinde durduğu konular hangileridir? Peygamber (s.a.s.) Efendimiz neden “Şâhid ol Yâ Rab” buyurmuştur?

Hz. Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem vefatından önceki son haccında şöyle buyurdular:

PEYGAMBERİMİZİN VEDA HUTBESİNDE DEĞİNDİĞİ KONULAR

“Bismillahirrahmânirrahim.

Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ister, O’ndan bağışlanma diler ve O’na tevbe ederiz. Nefislerimizin şerrinden, amellerimizin kötülüklerinden Allâh’a sığınırız. Allah kime hidâyet ederse, artık onu kimse saptıramaz. Sapıklığa düşürdüğünü de kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki; Allah’tan başka ilâh yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O’nun Kulu ve Rasûlü’dür.

Allâh’ın kulları! Size O’ndan korkmanızı ve sakınmanızı tavsiye ederim. Sizi Allâh’a itaat etmeye teşvik ederim. Konuşmama hayır olanı isteyerek başlıyorum.

Ey İnsanlar!

Sözümü dinleyin, size açıklıyorum. Bilemiyorum, belki de bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Ey İnsanlar!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz Mekke nasıl kutsal bir şehir ise Rabbinize kavuşuncaya kadar canlarınız ve mallarınız da mukaddes ve birbirinize haramdır.

Ey İnsanlar!

Kimin yanında bir emânet varsa, onu sahibine versin. Borç mutlaka sahibine verilecektir. Kiralanan şey de sahibine iâde edilecektir. Borç ödenmelidir, kefil tazminatla mükelleftir. Câhiliye fâizi kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib’in oğlu amcam Abbas’ın fâizidir. Fakat sizin anaparayı alma hakkınız vardır. Böylece ne zulmetmiş ne de zulmedilmiş olursunuz. Allâh’ın emriyle bundan böyle fâizcilik yasaktır. Câhiliye’den kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. Câhiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, Abdülmüttalib’in torunu Hâris’in oğlu Rebîa’nın kan davasıdır.

Ey İnsanlar!

Bugün şeytan, bu topraklarınızda kendisine tapınılmasından ümidini kesmiştir. Fakat basit gördüğünüz işlerinizde ona uymanız onu sevindirir.

Ey İnsanlar!

“Haram ayları ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır. Allâh’ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O’nun haram kıldığını helâl kılmak için haram ayını bir yıl helâl sayarlar, bir yıl da haram sayarlar.  Böylece onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir. Allah kâfirler topluluğunu hidâyete erdirmez.” (Tevbe, 37)

Devamlı dönmekte olan zaman, Allâh’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü duruma dönmüştür. Bir yıl, on iki aydır. Bunların dördü mukaddes (haram) aylardır ki üçü arka arkaya gelen Zilkâde, Zilhicce ve Muharrem, dördüncüsü de Cemâziyelâhir ile Şaban’ın arasındaki Recep’tir.

Ey İnsanlar!

Kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ederim. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki haklarınız, âile nâmusu ve şerefinizi kimseye çiğnetmemeleri, râzı olmadığınız kimseleri evinize almamalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları ise, onların yiyecek ve giyeceklerini güzel bir şekilde temin etmenizdir.

Ey İnsanlar!

Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir. Gönül hoşluğu ile kendisi vermedikçe, kardeşinin malına el uzatmak helâl değildir. Sakın benden sonra küfre dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız. Size iki emânet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. Bu emânetler; Allâh’ın kitabı Kur’ân ve O’nun Peygamberinin sünnetidir.

Ey İnsanlar!

Rabbiniz birdir, babanız birdir. Hepiniz Âdem’densiniz, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Allah katında üstünlük, ancak takvâ iledir. Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdâr olandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap olana, kırmızı olanın siyah olana, siyah olanın da kırmızı olana takvâdan başka üstünlüğü yoktur.

Ey İnsanlar!

Allah her hak sahibine mîrastan hakkını vermiştir. Malın üçte birinden fazlasını başkalarına bağışlamak câiz değildir. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zina eden için ise mahrumiyet vardır. Hesabı da Allâh’a kalmıştır. Babasından başkasına soy (nesep) iddiasına kalkışan soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba yeltenen nankör, Allâh’ın gazabına, meleklerin lânetine ve bütün Müslümanların lanetine uğrasın. Böylesi insanların ne tevbeleri ne de şâhitlikleri kabul edilir. Size benim hakkımda sorulduğunda ne cevap vereceksiniz?

Oradakiler cevap verdi: Senin tebliğ ettiğine, görevini eda ettiğine ve nasihatte bulunduğuna şâhitlik ederiz. 

ŞAHİT OL YA RAB!

Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem mübârek şehâdet parmağını göğe doğru kaldırıp, cemaat üzerine çevirip indirdikten sonra; “Şâhid ol Yâ Rab! Şâhid ol Yâ Rab! Şâhid ol Yâ Rab!” dedi. Sonra da buyurdular ki:

Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsinler. Olabilir ki, kendisine tebliğ edilen kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlamış olabilir. Allâh’ın selâmı, rahmet ve bereketi üzerinize olsun.”

Kaynak: Mehmet Lütfi Arslan, Marifet Meclisleri, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

VEDA HUTBESİ

Veda Hutbesi

PEYGAMBERİMİZİN VEDA HUTBESİ’NDE YER ALAN KONULAR NELERDİR?

Peygamberimizin Veda Hutbesi’nde Yer Alan Konular Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.