Sağlıklı Beslenmek İçin Hem Ucuz Hem Tabiî Bir Gıda: Bulgur

Bulgur için söylenecek o kadar çok şey var ki… Bilinen en eski tahıl oluşundan tutun, yüksek besleyici değerine; en ekonomik gıda oluşundan, yıllardır sofralarımızın baş tacı oluşuna kadar… Her ne kadar pirinç onun iyi bir rakibi olsa da bilinçli beslenmeyi alışkanlık hâline getirenler için bulgurun yeri aslâ doldurulamaz.

Milano’daki EXPO Fuarı’na katılan Dilara Koçak, 2016 yılını “Uluslararası Bakliyat Yılı” olarak belirleyen BM yetkililerine, “Sağlıklı zenginliği dünyaya tanıtalım, bulgur yılı ilan edelim!” çağrısı yaptı.

Bu haberi okuduğumuzda, en iyisi, biz de bu ay, Anadolumuzun vazgeçilmez lezzeti olan, türkülerimize bile girmiş bulunan bulguru, hem yazalım, hem de kaynatalım istedik.

ANADOLU İLE BÜTÜNLEŞMİŞ TAHIL

Bulgurun ana maddesi olan buğdayın tarihçesine bakıldığında, onun, M. Ö. 7800 yılından beri ekip biçilen en eski ziraat ürünlerinden biri olduğu görülür. Öyle ki, buğday, yıllar boyu Anadolumuz ile bütünleşmiş en temel tahıl çeşididir.

Ülkemizde hâlâ Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz bölgesinde yaygın olarak yetiştirilmektedir.

Buğdayın yetiştirilmeye başlanması ile birlikte buğdaydan elde edilen en önemli ürünlerin başında un ve bulgur gelmiştir. Dünyada ilk işlenen gıda maddelerinden biri olan bulgur, Moğol İmparatoru Cengiz Han’ın seferlerinde ordu erzakları arasında yer almıştır.

TÜRK MUTFAĞININ VAZGEÇİLMEZİ

Çok eski dönemlerden beri Türk Halkı tarafından sevilen bulgur, Anadolu Türk mutfağında zengin bir yemek çeşidine sahiptir.

Bulgur, yabancı literatürde de “bulgur” adı ile yer almaktadır. Çiğ köfte, ekşili köfte, içli köfte, kısır vb. birçok yemeğin ana malzemesi bulgurdur. Sadece Malatya’da bulgur ve etin kullanılmasıyla 70 çeşit köfte yapıldığı söylenir. Ülkemizde Birinci Dünya Savaşı sırasında ordunun ihtiyacını karşılamak üzere, Karaman’da kurulan fabrika ile bulgur ilk defa fabrikasyon üretimine geçmiştir. Bu tarihten sonra bulgur üreten fabrikaların sayısı her geçen gün artmıştır. Şu an Türkiye’de 500 civarında bulgur fabrikası olduğu bilinmektedir.

Günümüzde bulgurun taşıdığı değerli özelliklerin keşfedilmesiyle artan dünya nüfusunun, bulgura olan ilgi ve talebi ziyadeleşmiştir. Dünyanın en büyük bulgur tedarikçisi olan Türkiye, ihracatta ilk sıralardadır.

Kaynak: Nejla Baş, Şebnem Dergisi, 142. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.