Rüyasında Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’ni Gören Zatın Anlattıkları

Rüyasında Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri'ni gören zat ne anlatıyor? Rüyada Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’ne ne sormuş, nasıl cevap almış? İbretlik hadise...

Vefâtından sonra bir zât, rüyada gördüğü Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri’ne sormuş:

“–Münker ve Nekir ile aran nasıldı?”

Hazret şöyle cevap vermiş:

“–Bana;

«–Rabbin kimdir?» diye sorduklarında şöyle dedim:

«–Rabbime (beni) sorun. Eğer Rabbim;

‘–O Benim kulumdur!’ derse, bu bana yeter. Aksi hâlde ben defalarca;

‘–Ben, O’nun kuluyum.’ desem bile bu söz, O beni kulluğa kabul etmediği takdirde hiçbir şey ifade etmez.»” (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, Âl-i İmrân, 175)

Biz ne kadar Rabbimiz’i seviyoruz, O’na ne kadar dost olabiliyoruz?

Bunun cevabı; O’nun sevdiği sâlih amelleri, sıfatları ve ahlâkı ne kadar yaşadığımızda gizlidir.

Başta zikrettiğimiz kıssada Behlül’ün yaptığı gibi, hâlimizi Kur’ân’a ve Sünnet’e arz edelim:

Biz Rabbimiz’in sevdiği muhsin, müttakî, mütevâzı, ikram sahibi, cömert, merhametli, affedici, sabırlı, âhiret endişesi taşıyan, kalbinden zikri, dilinden duâyı, nazarından tefekkürü eksik etmeyen bir kul olabiliyor muyuz?

Biz Rabbimiz’in asla sevmediği inkâr, nankörlük, kibir, cimrilik, haset, zulüm, hıyânet, iffetsizlik, acımasızlık, bencillik, gıybet, yalan ve benzeri sıfatlardan ne kadar uzak durabiliyoruz?

Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Rânûnâ Vadisi’nde verdiği hutbede şöyle buyurdu:

“Gizli-açık bolca sadaka vermek ve Allâh’ı çok çok zikretmekle RABBİNİZLE ARANIZI DÜZELTİN!” (İbn-i Mâce, İkāme, 78)

Üç aylar, Allâh’ın rızâsını kazanmak için daha çok gayret edilecek aylardır. Bu mübârek günlerde, Cenâb-ı Hakk’ın dostluğunu ve hoşnutluğunu tahsil etme gayreti içinde olmalıyız.

Cenâb-ı Hak; cümlemizi, nasip buyurduğu şu rahmet mevsiminde, Zâtına dostluk imtihanında mesafe katedebilenlerden eylesin!

İki cihanda rahmetine nâil olan bahtiyarlar zümresine cümlemizi ilhak buyursun! Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Mart, Sayı: 193

İslam ve İhsan

BÂYEZİD-İ BİSTAMİ HAZRETLERİ KİMDİR?

Bâyezid-i Bistami Hazretleri Kimdir?

BÂYEZÎD-İ BİSTÂMÎ HAZRETLERİ İLE BİR MECÛSÎNİN HİKÂYESİ

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri İle Bir Mecûsînin Hikâyesi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.