Ramazan’da Kalp Sağlığınız İçin 10 Hayati Tavsiye

Ramazan’ın yaz mevsimine denk gelmesi nedeniyle oruç süresi yaklaşık 17 saati buluyor. Bunun yanı sıra hava sıcaklıklarının gün geçtikçe artması da sağlıklı insanları bile zorlarken, kalp ve damar hastalıkları olan kişilerde ciddi sorunlar oluşturabiliyor. Ritim bozukluğu, kan basıncında ani yükselmeye bağlı gelişen felç ile kalp krizi, oruç tutarken beslenmelerine ve günlük alışkanlıklarına dikkat etmeyen kalp damar hastalarında sıkça görülen sorunları oluşturuyor. Bu yüzden kalp ve damar hastalıkları olan kişilerin doktorlarının tavsiyelerine harfiyen uymaları çok önemli.

 

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karabulut oruç tutarken alınacak olan tedbirlerle kalbi korumanın zor olmadığına dikkat çekerek, önemli tavsiyelerde bulundu!

1- SU TERCİH EDECEĞİNİZ TEK İÇECEK OLMALI 

Yaz mevsiminin sıcak ve uzun günlerinde kanın koyuluğunu, kan basıncını ve kalp ritmini ayarlayan suya olan ihtiyacımız artıyor. Ancak Ramazan’da sıklıkla iftarda gazlı içecekleri, sahurda da çayı, suya tercih ediyoruz. Unutmayın ki günde 2 litrenin altında su içerek oruç tutmak oldukça zor olacaktır. Daha da kötüsü vücut susuz kaldığında ritim bozukluğu ve tansiyon düşüklüğü gelişebiliyor. Ayrıca kalp krizi ve felç riski de artıyor. Sağlığınızı riske atmamak için iftar ile sahurun başında ve sonunda mutlaka birer bardak su içmeli, iftar ile sahur arasına da 4-5 bardak su tüketmeye devam etmelisiniz. Ayrıca aklınızda bulunsun, gazlı içecekler diyaframın kalbe bası yapmasına, bunun sonucunda da ritim problemlerine veya nefes darlığına yol açabiliyor.

2- ZİYAFET SOFRALARINA OTURMAYIN

Tüm gün oruç tuttuktan sonra kendinizi ödüllendirmek için ziyafet sofralarına oturmayın, günlük rutin yemek alışkanlığınızın dışına çıkmayın. İftarı su ve çorbayla açın. Hurma, yeşil salata ve az şekerli komposto ya da hoşaf sofranızda mutlaka yer alsın. Ana yemeğiniz, çorba ve salatalar sonrasında tek çeşit olsun. Yüksek kalorili, yağlı ve çeşit çeşit ana yemeklerden kaçının. Ayrıca iftarda midenizin sınırlarını zorlayarak tıka basa ve hızlı yemek tüketmeyin. Çünkü bu şekilde yemek yemek tansiyon yüksekliği ve kalp krizine davetiye çıkarabiliyor.

3- SAHURDA TATLI YEMEYİN 

Ramazan’da, iftar sofralarının vazgeçilmezi olan tatlıların tüketimi belirgin olarak artıyor. Ancak özellikle ağır iftar sofralarında ara verilmeden yenilen tatlılar mide ve kalp hastalıklarına davetiye çıkarıyor. “Bu nedenle tatlıyı kısıtlamalı ve iftardan 2 saat sonra tüketmelisiniz” diyen Karabulut şu tavsiyelerde bulunuyor: “Sütlü tatlılar tercih edilmeli, şerbetli tatlılar tadımlık olarak tek dilimde bırakılmalı. Meyve tüketmek vücudun tatlı ihtiyacını karşılayacaktır. Ayrıca tatlıların sahurda tüketiminden kaçınmak gerekiyor. Çünkü tatlılar mide salgısını ve insülin uyarılmasını arttırıyor, bunun sonucunda da gün içerisinde açlığı tetikliyor. Ayrıca sahurda tüketilen karpuz da günün erken saatlerinde açlığı tetikleyebiliyor”

4- İFTARI SİGARA İLE AÇMAYIN

Ramazan sigarayı bırakmak için oldukça ideal bir dönem. Ancak bu alışkanlığınız devam ediyorsa, iftarı sigara ile açmayın, iftar sonrasında peş peşe sigara içiminden de kaçının. Sigaranın ziyafet sofrasıyla birleşmesi kan basıncında dengesizlik ve aritmi ile sonuçlanabiliyor. Kanda pıhtıya meyilin artması sonucunda da kalp krizi riski artıyor.

5- ÖĞLENLERİ 1 SAAT UYUYUN

Geç saatte yapılan iftar yemeğine 6 saat sonrasında sahur da eklenince uykusuzluk kaçınılmaz oluyor. Uykusuzluk gün içerisinde gerginlik hali, vücut ağrıları, çarpıntı ve tansiyon yükselmesine neden olabiliyor. Mümkünse öğlenleri 1 saatinizi uykuya ayırın.

6- GÜNDÜZ SPOR YAPMAYIN

Düzenli spor yapmak kalp ve damar sağlığı için vazgeçilmez bir faktör. Ancak sporun vücuttan belirgin sıvı kaybına yol açacağını da unutmayın. Bu yüzden oruç tutarken gündüzleri spor yapmaktan kaçının. İftardan 1-2 saat sonra yapacağınız 30 dakikalık yürüyüş Ramazan’da en ideal spor olacaktır.

7- DİYETİNİZİ BOZMAYIN

Ramazan’da çoğu kimse yaptığı diyeti bir tarafa bırakarak, sağlığını tehlikeye atacak yemek düzenine geçiyor. Karabulut, ancak özellikle tuzu kısıtlamaları gereken tansiyon hastalarının iftarda tüketecekleri tuzlu gıdaların iftar sonrasında acil ziyaretini kaçınılmaz kılabileceği uyarısında bulunarak, “Bu nedenle yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalığı nedeniyle diyet yapan kişilerin bu alışkanlıklarını Ramazan’da da sürdürmeleri yaşamsal önem taşıyor. “

8- İLAÇ DÜZENİNE DİKKAT EDİN

Aynı ilacı sabah ve akşam alması gereken kişilerin ilaçlarını iftar ve sahura kaydırmaları doğru değil. Çünkü iftar ve sahur arasında sadece 6 saat olup, 12 saatte bir alınan ilaçlar bu düzene uymuyor. Bu yüzden günde 2-3 kez aynı ilaçtan kullanan kişiler, alternatif ilaç tedavisi imkanı yoksa oruç tutmamalı. Ayrıca idrar söktürücü kullanan yüksek tansiyon ile kalp hastaları oruç öncesinde ilaç düzenlenmesi için hekime başvurmalı, mümkünse bu ilaçlara ara verilmeli. Bunun nedeni ise bu ilaçların vücuttaki sıvı kaybını arttırarak sağlığı riske atmaları.

9- SAHURSUZ ORUÇ TUTMAYIN

İftar ve sahur arasındaki zamanın kısa olması, ağır iftar yapanların sahur yemeğine isteksiz olmaları sahursuz oruç tutmaya yönlendirebiliyor. Ancak tek öğünle oruç tutmak özellikle kronik hastalığı olan kişiler için sakınca oluşturuyor. Bu yüzden mutlaka sahura kalkmalı, yemek konusunda isteksizlik olsa bile en azından 2-3 bardak su, 1 çay tabağı kadar taze ceviz, badem veya fındık ve 1 tane haşlanmış yumurta ve 2 adet salatalık ile sahur yapmalısınız.

10- SICAK ORTAMDA BULUNMAYIN

Oruç tutarken serin ortamlarda bulunmaya çalışın. Özellikle öğle sıcakları biz farkına varmadan nefes ve terleme yoluyla vücuttan su ve tuz kaybına yol açıyor. Bu da kan basıncında dengesizliğe, kanın koyulaşmasına neden olabiliyor. Ayrıc aşırı sıcak damar genişlemesini tetikleyerek baş ağrısı yapabiliyor.

KİMLER ORUÇ TUTMAMALI?

  • Kontrolsüz ya da çoklu ilaç kullanan yüksek tansiyon hastaları,
  • Kalp yetersizliği sorunu olan hastalar,
  • İnsülin veya çoklu ilaç kullanan diyabet hastaları,
  • Son 3 ay içerisinde kalp krizi geçiren ve stent takılan ya da by-pass olan hastalar,
  • Tedavi edilmemiş damar hastalığı olanlar,
  • İlerlemiş kapak hastalığı olanlar,
  • Ciddi ritim bozukluğu olanlar,
  • Böbrek yetersizliği hastaları,
  • Hastalıkları nedeniyle günün belirli saatlerinde ilaç almak zorunda olanlar ve bu ilaç tedavisi iftar ile sahura göre ayarlanamayan hastalar oruç tutmamalı.

Kaynak: Acıbadem

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.