Rahmân Suresi 52. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Rahmân Suresi 52. ayeti ne anlatıyor? Rahmân Suresi 52. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Rahmân Suresi 52. Ayetinin Arapçası:

ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ

Rahmân Suresi 52. Ayetinin Meali (Anlamı):

İkisinde de her çeşit meyveden çifter çifter vardır.

Rahmân Suresi 52. Ayetinin Tefsiri:

Her iki cennette de:

    Türlü türlü bostanlar, bir çok dallar, dalları iç içe girmiş meyve dolu ağaçlar, çeşit çeşit emsalsiz nimetler.

    Durmadan akıp çağlayan iki pınar. Birine Tesnîm, diğerine Selsebîl denilir.

    Her yemişten, her meyveden çifter çifter. Yaşı da var kurusu da. Dünyada bilineni de var, bilinmeyeni de. Her iki türü de tatlı ve lezzetlidir.

    Astarları kalın ipek kumaştan yapılmış mefrûşât, yaygılar ve döşeme takımları. Astarları böyle güzel olduğuna göre yüzlerinin ne kadar muhteşem güzellikte olduğunu sadece Allah bilir.

    Her iki cennetin olgunlaşmış meyveleri cennet ehline yaklaştırılmıştır. Ağaçlar cennet ehline dallarını o kadar yaklaştırırlar ki, onlar isterlerse ayakta, otururken hatta yatarken bile onun meyvelerini toplayabilir. Nitekim bir diğer âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “Cennet ağaçlarının huzur ve rahatlık veren gölgeleri onları bürür. Salkım salkım meyveler, hemen elleriyle koparacakları mesafeye kadar sarkar.” (İnsan 76/14)

    O cennetlerde bakışlarını yalnız kocalarına çeviren, başkalarına bakmayan sevgili, sadakatli ve vefâlı dilberler; bakanın bakışlarını kendisine çeken, kendilerini gören gözleri artık başkasına bakmak istemeyecek derecede kendisine bağlayan güzeller; süzgün bakışları kendi önlerine çevrilmiş, şuraya buraya bakmayan, edeb, hayâ, vakar ve nezâketiyle seçkin dilberler. Bunlara daha önce ne bir insan eli değmiştir, ne de cin. Güzellik ve parlaklıkta sanki yakut ve mercandırlar.

Bunların güzelliği ile ilgili Nebiyy-i Muhterem (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Cennet kadınlarından biri yeryüzüne şöyle bakacak olsa, yerle gök arasını hem güzelliğiyle aydınlatır hem de güzel kokusuyla doldurur. Onun başındaki örtü, dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha değerlidir.” (Buhârî, Cihad 6; Tirmizî, Fezâilü’l-cihad 17)

Bu iki cennet “sabikûn” ve “mukarrabûn” diye isimlendirilen dünyada iman ve sâlih amellerde öne geçmiş ve Allah’a iyice yakınlaşmış kullar için hazırlanmıştır. Şimdi bahsedilecek iki cennet ise, derece bakımından anlatılan iki cennetin aşağısında bulunup “ashâb-ı yemin” veya “ashâb-ı meymene” olarak isimlendirilen ikinci derecedeki mü’min kullar için hazırlanmıştır:

Rahmân Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Rahmân Suresi 52. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.