Peygamberimizin Kendisine Kardeş Seçtiği Sahabe

Muâhât, tarihte eşi ve örneği gösterilemeyen bir hâdise-i ictimâiyyedir ki hiç bir millette bu birlik görülmemiştir.

İslâm muhâcirleri bütün emvâlini Mekke'de bırakarak Medine-i Münevvere'ye hicret etmişlerdi. Medine'de Ensâr-ı Kirâm, Medîne'ye hicret eden bu dindaşlarını evlerine alıp misafir etmişlerdir.

وَيُؤْثِرُونَ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌۜ

"Ensâr, kendileri için şedîd bir ihtiyaç olsa bile Muhâcirîn'i nefislerine tercih ederlerdi." [1] kavl-i şerifi mucibince, Ensâr-ı Kirâm, Muhacirîne'e son derece âlicenâbâne misafirperverlik gösteriyordu.

Fakat bu misafirlik hâli uzun zaman bu sûretle devam edemezdi. Mekke'de her biri servet ve iş güç sahibi olan bu muhacirlere atıyye ve âtıfetle imrâr-ı hayat etmek güç geliyordu.

Mescid-i Saadet'in inşâsı müteakip asûl-i Ekrem -sallâllahu aleyhi ve sellem-  Efendimiz bir gün Enes  ibni Mâlik'in evinde Muhâcirîn ve Ensârdan doksan sahâbî arasında ikişer ikişer kardeşlik akd etti.

Bunlardan bazıları Sîret-i ibni Hişam'da İbni İshak rivayetiyle şöyle bildiriliyor: (bir rivayette ellisi muhacirinden ve ellisi ensardan olmak üzere yüz sahabî arasında icrâ buyurulmuştur.)

MUHACİRÎN ENSÂR
 Ebu Bekri's Sıddîk -radıyallahu anh-  Hârice ibni Zeyd ile
 Ömer ibnü'l Hattab             "  Utban ibni Mâlik ile
 Osman ibni Affân                 "  Evs ibni Sâbit ile
 Ebû Ubeyde ibni Cerrah    "  Sa'd ibni Muaz ile
 Abdurrahman ibni Avf       "  Sa'd ibni Rebî ile
 Zübeyr ibnu'l Avvâm           "  Seleme ibni Selâme ile
 Talha bin Ubeydullah          "  Ka'b ibni Mâlik ile
 Ca'fer-i Tayyar                       "  Muaz ibni Cebel ile
 Saîd ibni Zeyd                        "  Übeyy ibni Ka'b ile
 Mus'ab ibni Umeyr              "  Ebû Eyyube'l Ensârî ile
 Ebû Huzeyfe bin Utbe        "  Abbâd ibni Bişr ile
 Ammâr ibni Yâsir                "  Huzeyfe ibni Yeman
 Ebû Zerr-i Ğıfârî                  "  Münzir ibni Amr ile
 Hâtıb ibni Ebî Beltea          "  Uveym ibni Sâide ile
 Selmân-ı Fârisî                     "  Ebu'd Derdâ-i Uveymir ile
Bilâl-i Habeşî                         "  Ebû Ruveyhâ Abdullah ile

kardeş oldular. Radıyallahu tealâ anhum ecmain...

Râsul-i Ekrem -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri ikişer ikişer ashâbı çağırıp aralarında uhuvvet akd ettikten sonra İbn-i İshak'ın rivayetine göre:

Zât-ı risâlet-penahîleri de Ali ibni Tâlib'in elini tutarak:

"-Bu da benim kardeşimdir", buyurdu.

Hamza -radıyallahu anh- ile de Zeyd ibni Hârise'yi kardeş yapmış idi.

Kaynak: Ramazanoğlu Mahmud Sâmi, Musahâbe-1, Erkam Yayınları.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Hz Muhammed hangi kişi ile kardeş oldu

    • Hz.Ali efendimizi kendine kardeş olarak seçti

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.