Peygamberimizin Hz. Ebubekir’i (r.a.) Ağlatan Sözü

Peygamberimizin (s.a.s.) son hastalığında hutbeye çıkarak söylediği söz üzerine, Hz. Ebubekir’in (r.a.) ağlaması ve Efendimiz’in (r.a.) onu teskin eden sözleri...

Ebû Saîd el-Hudrî radıyallâhu anh anlatıyor:

EFENDİMİZ’İN HZ. EBUBEKİR’İ (R.A.) AĞLATAN SÖZÜ

Peygamberimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem son hastalığında hutbeye çıktılar ve:

“Allah Teâlâ kulunu, dünya nimetleriyle kendi katındakiler arasında muhayyer bıraktı. O da Allâh’ın katındakileri seçti” buyurdu. Bu söz üzerine Ebûbekir radıyallâhu anh ağlamaya başladı. Ben kendi kendime:

“Allah Teâlâ’nın bir kulu dünya ile kendi katındaki nimetler arasında seçim hakkı vermesinde, o kulun da Allah katındaki nimetleri seçmesinde ne var ki (Ebûbekir’i kastederek) bu ihtiyarı ağlatıyor?” diye düşündüm. Meğer o dünya hayatı ile Allah katındaki nimetler arasında serbest bırakılan kul Peygamberimizmiş, meğer Ebûbekir hepimizin en bilgilisi imiş.

Peygamberimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem Hz. Ebûbekir radıyallâhu anh’ı ağlar görünce: “Ya Ebûbekir, ağlama! Bana malı ve arkadaşlığı hususunda en cömert olanı, hiç şüphe yok ki, Ebûbekir’dir. Ümmetimden birini kendime dost edinseydim, Ebûbekir’i dost edinirdim, fakat İslâm kardeşliği ve sevgisi şahsî dostluktan üstündür” buyurdu.’ (Buhârî, Salât, 80; Ashâbu’n-Nebî, 3; Menâkıbu’l-Ensâr 45, Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe 2; Tirmizî, Menâkıb, 15)

Kaynak: Mehmet Lütfi Arslan, Marifet Meclisleri, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

HZ. EBÛBEKİR’İ (R.A.) DİĞER SAHABİLERDEN ÜSTÜN KILAN ÖZELLİK NEDİR?

Hz. Ebûbekir’i (r.a.) Diğer Sahabilerden Üstün Kılan Özellik Nedir?

HZ. EBÛBEKİR (R.A.) NASIL BİR İMANA SAHİPTİ?

Hz. Ebûbekir (r.a.) Nasıl Bir İmana Sahipti?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.