Oruç Tutmanın Yasak Olduğu Günler Hangileridir?

Tahrimen mekruh tenzihen mekruh oruç ne demek? Visâl orucu nedir? Şek gününde oruç tutmanın hükmü nedir? Oruç tutmanın mekruh ve yasak olduğu günler hangileridir?

Mekruh oruçlar iki kısımdır: Tahrîmen mekruh ve tenzîhen mekruh.

1. Tahrîmen mekruh oruç: Ramazan bayramının birinci gününde, kurban bayramının dört gününde tutulacak oruçlar tahrîmen mekruhtur. Çünkü Ramazan bayramının ilk günü bir çeşit toplu iftar, yeme, içme ve ziyafet günüdür. Kurban bayramları da kurbanların kesildiği ziyafet günleridir. Allah’ın Elçisi teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah’ı anma günleri olduğunu belirtmiştir.[1] Ancak bu günlerde oruç tutan bir kimse günahkâr olmakla birlikte orucu geçerlidir. Sadece böyle bir oruç bozulursa kazası gerekmez. Çünkü câiz olmayan bir şey üstlenilmiştir. Başka bir görüşe göre kazası gerekir.

2. Tenzîhen mekruh oruç: Sadece aşûre gününde oruç tutmak, bazılarına göre yalnız cuma gününde oruç tutmak, sadece cumartesi oruç tutmak, Nevruz ve Mihrecan (bahar ve sonbahar bayramı) günlerinde oruç tutmak tenzîhen mekruhtur. Ancak kişinin âdeti olduğu için tuttuğu oruç bu günlere rastlarsa, o takdirde bunun bir sakıncası bulunmaz. Yalnız Cuma gününü oruca ayırmanın mekruh oluşu şu hadise dayanır. “Geceler arasında sadece cuma gecesini ibadete ayırmayın. Ancak sizden biri âdeti olan bir orucu tutuyorsa bu müstesnâdır.” [2]

  • Visâl Orucu Nedir?

Geceleyin iftar edilmeyip iki üç gün peş peşe oruç tutulması da mekruhtur. Buna “visâl orucu denir.” Hz. Aişe’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Allah’ın Rasûlü, müslümanlara acıdığı için, onlara iftar etmeksizin üst üste oruç tutmayı (visâl orucu) yasaklamıştır. Kendisine; sen peş peşe sürekli oruç tutuyorsun, denilince Hz. Peygamber şöyle cevap vermiştir: “Siz benim gibi değilsiniz; beni Rabb’im yedirir, içirir.” [3]

  • Şek Gününde Oruç Tutmanın Hükmü Nedir?

Şek günü oruç tutmak mekruhtur. Havanın bulutlu olması gibi sebepler yüzünden Şâban ayının yirmi dokuzundan sonraki günün Şâban ayına mı yoksa Ramazan ayına mı ait olduğu konusunda şüphe meydana gelirse, bugüne “şek günü (şüpheli gün)” denir. Ancak gökyüzü açık olur ve hilâl görülmezse bu gün şek günü sayılmaz.

Şek gününde, Ramazan veya başka bir vâcip oruca niyet edilerek tutulan oruç mekruh olur. Hatta Ramazan ayından önce bir veya iki gün oruç tutmak da mekruhtur. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Ramazanı bir veya iki gün önce oruçla karşılamayın. Ancak bir kimse eğer âdeti olduğu için bu günleri oruçla geçiriyorsa tutsun.” [4] Bu kerâhetin sebebi Ramazan orucuna ilave yapılması korkusudur. Başka bir oruç ile ilgisi olmaksızın nafile niyetiyle şek günü oruç tutulmasında bir kerâhet bulunmaz. Çünkü eğer şek günü Ramazan’a dahilse bu oruç Ramazan orucu sayılır, aksi durumda nâfile olarak kalır.

Şek gününde; “Ramazan ayı ise oruç tutmaya, değilse oruçsuz sayılmaya” niyet edilse, bununla oruç tutulmuş olmaz. Çünkü oruca niyetin kesin olması gerekir.

Mekruh olmakla birlikte, şek gününde Ramazan orucuna niyet edilse, sonradan Ramazan olduğu anlaşılsa bu oruç Ramazan orucu sayılır. Aksi halde nâfile olur. Fakat bir vâcibe niyet edilmişse oruç, bu vâcip adına geçerli olur. Ancak gün şüpheli kalırsa, niyet edilen vâcip oruç, o vâcip adına geçerli olmaz. Çünkü o günün Ramazan’dan olma ihtimâli vardır.

Şek gününde yukarıdaki hükümleri ayırt edebilen müslümanların çevreye yaymadan oruç tutması, diğer halkın ise, durumun açıklığa kavuşması ihtimali sebebiyle zeval vaktine kadar orucu bozan hallerden sakınması daha faziletlidir.

Şâban ayını oruçla geçiren veya son üç gününde oruçlu bulunan kimse için de, şek gününde oruç tutmak daha faziletlidir.

Kadın Kocasının İzni Olmadan Nafile Oruç Tutabilir Mi?

Bir kadın için kocasının izni olmaksızın nâfile oruç tutmak mekruhtur. Kocası da bu orucu bozdurabilir. Kadın daha sonra kocası izin verince veya kocasından ayrı düşünce bunu kaza eder. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kadının, kocası yanında bulunduğu halde, onun izni olmaksızın, nâfile oruç tutması helâl olmaz.” [5]

Ancak, kocasının kadına ihtiyacı yoksa, kadının nâfile oruç tutması caiz olur. Koca, kadının bulunduğu yerden uzakta olur veya hac yahut umre için ihrâma girmiş bulunursa, karısının nâfile oruç tutmasına engel olamaz. Çünkü bu durumlarda eşinin cinsel yönlerinden yararlanma imkânı bulunmaz.

  • Ücret veya Maaş Karşılığı Çalışan Kimse Nafile Oruç Tutabilir Mi?

Başkasının işinde ücret veya maaş karşılığı çalışan kimse, eğer işine engel olacaksa, işverenin izni olmadan nâfile oruç tutamaz. Fakat böyle bir zarar söz konusu değilse işverenin iznine bakmaksızın oruç tutabilir.

Üzerinde Ramazan ayına âit oruç borcu bulunan kimsenin, Ramazan ayı dışında ve mübah günlerde nâfile oruç tutması câizdir.

  • Hacılar Zilhicce’nin 8. ve 9. Günlerinde Oruç Tutabilirler Mi?

Hacıların, oruç tuttukları takdirde güçsüz ve yorgun düşme ihtimalleri varsa, Zilhicce’nin 8. (tevriye) ve 9. (arefe) günlerinde oruç tutmaları mekruhtur. Çünkü hac ibadetini zinde ve canlı olarak yapmaları, öncesinde nâfile oruç tutmalarından daha hayırlıdır.[6]

Dipnotlar:

[1] bk. Buhârî, Savm, 67; Ebû Dâvud, Savm, 50.

[2] Şevkânî, age, IV, 249.

[3] bk. Buhârî, Savm, 49, Temennî, 8; Müslim, Sıyâm, 55-58; Ebû Dâvud, Savm, 24; Dârimî, Savm, 14.

[4] Buhârî Savm, 5, 11, 14; Müslim, Sıyâm, 21; Ebû Dâvud, Savm, 10; Tirmizî, Savm, 2, 4, 38.

[5] Buhârî, Nikâh, 84, 86; Müslim, Zekât, 84; Ebû Dâvud, Savm, 73.

[6] İbnü’l-Hümâm, age, I, 53 vd.; İbn Âbidîn, age, II, 114 vd.; Şürünbülâlî, age, s. 106, 107.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

ORUCUN TANIMI VE TARİHÇESİ

Orucun Tanımı ve Tarihçesi

ORUÇ TUTMANIN FAZİLETLERİ VE FAYDALARI

Oruç Tutmanın Faziletleri ve Faydaları

ORUCUN FARZ OLUŞUNUN DAYANDIĞI DELİLLER

Orucun Farz Oluşunun Dayandığı Deliller

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.