Maneviyatımı Yükseltmek İçin Neler Yapmalıyım?
Maneviyat neden önemlidir? Manevi hâl nasıl korunur? Maneviyatı yükseltmek için ne yapmak gerekiyor?
Maneviyat, mükemmel ve eşsiz yaratılmış olan biz insanoğlunun hayatının her alanında dikkat etmesi gereken en önemli yapı taşıdır.
Güzel insanların her an önemsedikleri ve hatırladıkları bu güzellik manevi halin iyi olmasıdır. Çünkü maneviyat güzel insanların güzelliklerinin kaynağıdır. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle duâ ederdi:
“Allah’ım! Beni göz açıp kapayıncaya kadar, hattâ ondan daha az bir zaman bile nefsimle baş başa bırakma.” (Ebû Davud, Edeb 110) Nefisle yalnızlık hali maneviyatın ellerinden bir kuşun uçup gitmesi gibidir. Sonra onu yakalamak çok zordur. O kadar çalışma vird, sohbet, zikir hepsi kaybolup gider.
Bir sohbetinde Abdullah Sert Hocamız “Günahı beden işler, sıkıntısını ruh çeker.” demişlerdi.
İnsanoğlu bunu sürekli tecrübe ettiği halde maalesef nefsi emmareden kurtulamıyor. Zararlı medya organları, insanların negatif enerjileri ve daha birçok neden maneviyatımızı etkiliyor ve zamanla güzelliklerden taviz başlıyor. Özenerek yaptığımız virdimizi baştan savarak, yapmış olmak için yapmaya başlıyoruz. Tabii manevi halimiz düzelmezse bunlar da gidiveriyor ve bunun neticesinde ruhumuz daralıyor, kabz haline giriyoruz.
VİRDİNİ ÇEKMEYEN DERDİNİ ÇEKER!
Kıymetli Ethem Cebecioğlu hocamın iki sözü manevi hayatımı çok etkilemiştir; birincisi “Virdini çekmeyen derdini çeker!” ikincisi ise “Halin ne ise dersin odur evladım!”
Aklıma mıh gibi çakılmış bu iki sözü maalesef acı bir şekilde tecrübe ettik. Virdini çekmezsen sıkıntıların, üzüntülerin bini bir para ama çekersen senden iyisi yok; ayakların havada gezersin. Yaptığın her iş güzel gelir güzellikler saçarsın. İşte böyle isen ne mutlu sana güzel kardeşim.
Aslında yapmamız gereken nedir ne değildir, nasıl yapmamız lazım çok iyi biliyoruz. Hatta bazen mangalda kül bırakmıyoruz. Sanki bu dervişlik yolunda bizden iyisi yokmuşçasına. Ama gel gör ki teheccüd vaktinde kaim olmak işte bu iş ehlinin işi ve bu durum öyle hemen oluverecek bir şey değil. Bu maneviyatı koruma işi zamanla olan bir ehillik, dert etmek lazım azizim.
HALİN NE İSE DERSİN ODUR
Ethem Hocanın ikinci sözü; “Halin ne ise dersin odur evladım.” Bu sözü belki de şöyle anlamak gerekir: “Dersin yoksa derdini beğen evladım!” Çünkü manevi halimiz aynı zamanda virdimizin halinin yansımasıdır, güzellikler yansıtmak için güzellerin dediğini harfiyen yerine getirmek lazım gelir yoksa dertlerden dert, sıkıntılardan sıkıntı beğenmek gerekiyor. Çünkü virdini çekmeyen derdini çeker! Peki bu manevi hal nasıl korunur derseniz? Şu hatıramı anlatmak isterim.
MANEVİYAT NASIL YÜKSELİR?
Bir gün çok sevdiğim Kemaleddin Altuntaş Hocamızın yanına gitmiştim.
“-Efendim!” dedim. “İçim çok daralıyor manevi görevlerimi zamanında yapamıyorum, utanıyorum ne buyurursunuz?”
Hazret başını eğdi ve gözlerinin üstünden yüzüme baktı ve dedi ki:
“-Kardeş sen hiç müdürünün verdiği vazifeyi yapmadım diyor musun? Bahaneler uyduruyor musun?”
“-Hayır efendim. Kendimi o işe göre hazırlıyorum, zamanında yapmak için elimden gelen gayreti gösteriyorum.”
“-İşte nasıl ki müdürümüzün işini aksatmadan zamanında yapıyorsak bu işi de öyle ciddiye alacağız, bir de halimize dikkat edeceğiz.” dedi ve sordu:
“-Asayiş nedir bilir misin?”
“-Evet efendim.”
"-Asayiş, nasıl bir şehrin kötü işlerden korunması ise, bizim de kalp şehrimizin kötü işlerden korunması halidir. Kalbin asayişi ise zikirle mümkündür. Bir vücutta zikrin tesiri ne kadar çoksa o kadar asayiş kuvvetli olur. Eğer bu olmaz ise ne ders yapabilirsin ne de halini muhafaza edebilirsin. Bu sebeple kardeş, halimizi muhafaza edeceğiz. Bu işin bahanesi olmaz. Elimizden ne geliyorsa yapacağız.”
Maneviyatımızı korumak için ayrıca ağızdan girene ağızdan çıkana, gözden, kulaktan girip gönle gidene her şeye hususen dikkat etmemiz gereklidir. Nefsi emmarenin emrinde olmamak gerekir. O günün muhasebesini yaparak bugün iyi mi olduk, kötü mü olduk bunu kontrol etmek gerekir.
Hasılı dert çekmemek için Rabbimizin bize özel olarak verdiği eşsiz buluşma vakitleri olan teheccüd randevularını kaçırmamalıyız.
Bu anda da halimize dikkat etmeliyiz, çünkü nefis her an yanımızda. Yapıver hemen şöyle, ne olacak deyiverir. Öyle yapmamak lazım. Sami Efendimizin, Musa Efendimizin tarif ettiği gibi o güzel şeklinde yapacağız: güzelce niyetimizi alacağız sonra güzelce abdestimizi… Kıyafetimiz, kokumuz, seccademiz özel olacak. Çünkü en Özel'in, özel davetine gidiyoruz…
Secdesi bol, kıraati bol, huşusu bol olan o gecede:
“Geldim Allah’ım, sana geldim, günahlarımla, hatalarımla sana geldim sen affet, çünkü sen affetmeyi seversin. Beni de sev de affet Allah’ım diyerek halimizi yaşamalı, virdimizi çekmeli ve halimizi virdimize ayna yapmalıyız vesselam.”
Kaynak: Fatih Balkır, Altınoluk Dergisi, Sayı: 450
YORUMLAR