Kosova'dan Kutsal Topraklara Ulaşmak İçin Yaklaşık 6 Bin Km Pedal Çevirdi

Kosova’dan kutsal topraklara bisikletiyle yola çıkan 26 yaşındaki Albin Noor, 70 günde yaklaşık 6.000 kilometre katederek hedefine ulaştı

Bir yatsı namazında dua ederken Allah'a daha yakın olacağını düşündüğü Mekke'yi görme fikrine kapılan Kosovalı genç, bir arkadaşının sosyal medyada bisikletle Mekke'ye gitmeyi planladığını görünce Kosova'dan yola çıktı.

Almanya'da yaşayan Kosovalı genç, uzun yolculuğun ardından 9 Haziran'da Medine'ye ulaştı. Medine'de mukaddes mekanları ve alanları ziyaret eden Noor, Mekke'ye geçerek umre yapıp uçakla Almanya'ya geri dönecek.

Noor, Kosova'dan bisikletle Mekke'ye doğru bir yolculuk yaptığını ancak hac sezonuna yetişemediği için dua edip umresini yapacağını söyledi.

Yola kutsal topraklara ulaşma niyetiyle çıktığını ve hac vizesi için yaptığı başvuruya olumsuz yanıt aldığını belirten Noor, "İnşallah seneye ulaşırım. 26 yaşındayım. Yolculuğumu ramazanın ilk günü düşündüm. Ramazan boyunca hep bu yolculuğu planladım ve Mekke'ye nasıl ulaşırım diye düşündüm çünkü daha önce hiç Mekke'ye gitmedim, Suudi Arabistan'da da bulunmadım. Hayalim hep oraya daha yakın olmaktı." dedi.

"PROFESYONEL DEĞİLİM, SADECE ALLAH BANA GÜÇ VERDİ"

Noor, Almanya'da yaşadığını ancak yolculuğa memleketi Kosova'dan başladığını anlatarak, şöyle konuştu:

"70 gündür 6 bin kilometre bisiklet sürerek Suudi Arabistan'a geldim. Amacım hac yapmaktı. Bir gece yatsı namazında dua ederken Allah'a daha yakın olmak istedim. O zaman Mekke'yi görmek fikri doğdu çünkü daha önce hiç gitmemiştim. Mekke, yeryüzündeki en kutsal yerlerden biri. Sonra bir arkadaşımın sosyal medyada bisikletle Mekke'ye gitmeyi planladığını gördüm. Bu bana çok güzel bir yolculuk gibi geldi. Camilerde kalmak, dünyanın dört bir yanından Müslüman kardeşlerle tanışmak ve onlara güzel enerji vermek. Ayrıca Müslümanların az olduğu ülkelerde de İslam'ı tanıtmak için. Bu yolculuğun amacı buydu. İslam’ı tanıtmak, camilerde neler olduğunu göstermek çünkü insanlar bilmiyor ya da korkuyorlar."

Bisikletle yolculuk tecrübesinin hiç olmadığına dikkati çeken Noor, "Bisikletle en uzun sürüşüm evimden okula kadardı. Profesyonel değilim, sadece Allah bana güç verdi. Her başladığımda 'Bismillah' dedim ve Allah bana güç verdi. Profesyonel olmana gerek yok. İnsanlar 'Profesyonel olmalısın' dedi, ama ben 'Yap, korkma' dedim." diye konuştu.

"ÜRDÜN BENİ ÇOK ETKİLEDİ"

Kosova, Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan'da günlerdir bisikletle yolculuk yaptığına değinen Albin Noor, her ülkeyi sevdiğini, hepsinin ayrı hikayesi olduğunu ancak en çok Ürdün’ün kendisini etkilediğini dile getirdi.

Noor, her ülkenin hikaye barındırdığını ifade ederek, Türkiye'de Aksaray'ı çok sevdiğini, Turgutlu'yu çok güzel bulduğunu, Adana'nın yemeklerinin harika olduğunu söyledi.

Mardin'in çok eski bir şehir olduğunu ve çok farklı karakterler barındırdığını belirten Noor, "Gaziantep de çok güzel, dağları da muhteşem." değerlendirmesinde bulundu.

Noor, Medine'de olmaktan çok mutlu olduğunu kaydederek, "Hacca gidememek biraz üzse de çok da hayal kırıklığına uğramadım. Elhamdülillah, Peygamberimizin mescidindeyim. Herkesin nasibi olmaz. Bu yolculuğu yapabildiğim için çok mutluyum. Allah bana güç verdi. Medine'ye gelmeden önce kalbimde bir huzur hissettim. Medine'ye vardığımda duygularım taştı, sürekli ağladım." ifadelerini kullandı.

BİSİKLETİNİ EVİNİN DUVARINA ASACAK

Kendisine yardım eden, güzel enerji veren herkesi not aldığını ve Kabe'ye vardığında hepsi için dua edeceğini vurgulayan Noor, "Tüm ümmet için, Filistin için, Çin’deki Müslüman kardeşlerimiz için, dünyanın her yerindeki mazlumlar için dua edeceğim. Sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlar için dua edeceğim." dedi.

Noor, bisikletle yolculuğunu Medine'de sonlandırdığını ve Mekke'ye gitmek için tren bileti aldığını kaydetti.

Bisikletini Almanya'daki evine götürüp duvara asmak istediğini belirten Noor, "Üzerine kilometreleri ve 'Mekke' yazıp, ileride çocuklarımın babalarının Mekke'ye bisikletle gittiğini görmesini istiyorum." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.