Kim İlim İçin Yola Çıkarsa Allah Ona Cennete Giden Yolu Kolaylaştırır

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Allah İlim Yolcusuna Cenneti Kolaylaştırır” başlığıyla yayınlandı.

“Allah İlim Yolcusuna Cenneti Kolaylaştırır” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde ilmin kaynağının Allah olduğu, İslam’ın gönderiliş hikmetlerinden birinin de insana hak ve hakikate götüren yolları öğretmek, cehaleti ortadan kaldırmak olduğu belirtildi.

Peygamberimizin (s.a.s), ilmin kıymetini ashabına “Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır.” müjdesiyle bildirdiği belirtildi.

İşte 13.08.2021 tarihli cuma hutbesi.

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir defasında ilmin kıymetini ashabına şöyle anlatmıştır: “Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler, hoşnutluklarından dolayı ilim talebesine kanatlarını serer. Sudaki balıklara varıncaya kadar yer ve gök ehli âlim kişinin bağışlanması için Allah’a yakarır. Âlimin, âbide üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Kuşkusuz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakmışlardır; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir. Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur.” (Tirmizî, İlim, 19.)

Aziz Müminler!

İslam’ın gönderiliş hikmetlerinden biri de insana hak ve hakikate götüren yolları öğretmek, cehaleti ortadan kaldırmaktır. İnsan, hangi yaşta ve hangi konumda olursa olsun eğitim ve öğretime, edep ve terbiyeye muhtaçtır. Zira insan, vahyi ilimle ve eğitimle doğru anlar. Dünyasını ilimle ve eğitimle imar eder. Kalbini, ruhunu ve vicdanını ilimle aydınlatır. Yaratılış gayesine ilimle ulaşır. Ahlak ve adabı ilimle kuşanır.

Kıymetli Müslümanlar!

İlmin kaynağı, Allah Teâlâ’dır. O, Alîm’dir, her şeyi bilendir. İnsana bilmediklerini ve kalemle yazmayı öğretendir. Dolayısıyla ilim, kişiyi Allah’a ulaştırdığı ve imanla buluşturduğu oranda değerlidir. Yoksa dünyevi menfaat elde etmek, fertleri karanlığa ve toplumları fesada sürüklemek için yapılan ilmî faaliyetlerin Allah katında kıymeti yoktur. Böylesi bir uğraş beyhûdedir ve ayet-i kerime gayet açıktır: “Onlar, iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.” (Kehf, 18/104.)

Değerli Müminler!

Kur’an-ı Kerim’de “Allah’a karşı ancak kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Fâtır, 35/28.) buyrulur. Evet, ilim Yüce Rabbimizi hakkıyla bilmeye, gönlümüzde O’nun sevgisini ve saygısını sürekli hissetmeye vesiledir. Diğer yandan insanlığa faydalı olan her türlü bilgi ve yöntem kıymetlidir. Ancak, dünya huzuru ve ahiret mutluluğu, amele yani pratiğe dönüşen bilgiyle gerçekleşir. Bu, öylesine önemlidir ki Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) fayda vermeyen ilimden Rabbine sığınmıştır. (Nesâî, İstiâze, 13.)

Aziz Müslümanlar!

Uzun bir aradan sonra göz aydınlığı çocuklarımız, okullarına kavuşuyor elhamdülillah! Ancak, çocuklarımızın okullarından bir daha ayrı kalmamaları için salgın hastalıkla mücadelede hepimize düşen sorumluluklar olduğunu unutmayalım ve her türlü tedbiri elden bırakmayalım.

Bu vesileyle Cenâb-ı Hak’tan çocuklarımızı ve bizi, gönüllerimize ve bedenlerimize isabet edebilecek her türlü maddî ve manevî hastalıktan muhafaza buyurmasını niyaz ediyor, öğretmen ve yavrularımıza başarılar diliyoruz.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

İLMİN HİKMET VE SIRLARI

İlmin Hikmet ve Sırları

İNSANA VERİLEN İLMİN SINIRI VAR MI?

İnsana Verilen İlmin Sınırı Var mı?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.