TARİHİMİZ

1. Ahmed'in Mânevi Eğitimi Nasıl Oldu?

I. Ahmed Han, Kânûnî’den sonra devlet işleri ile bizzat ve yakînen meşgûl olan nâdir sultanlardan biri idi. Çocuk yaşta pâ­di­şah olmuş, daha o yaşta bile zekâs

Şahitliği Kabul Edilmeyen Padişah

Osmanlılar, hayatlarını tamamen İslâm dîninin muhtevâsı içinde yaşamaya gayret etmişlerdir. Onlar, husûsiyle ilk üç buçuk asırlarında sahâbeden sonra İslâm şahs

Kesrette Vahdeti Görmek

Tasavvufta belli bir müddet inzivâya çekilip insanlardan ve dünya meşgalelerinden el-etek çekmek, rûhî tekâmül için gerekli bir temrin olarak görülmüşse de, bun

I. Ahmed Kimdir?

Hazret-i Peygamber -sal­lâl­lâ­hu aleyhi ve sellem-’e dâsitânî bir muhabbet âbidesi Sultan 1. Ahmed Han (1590-1617) on dördüncü Osmanlı pâdişâhıdır. 

Osmanlı'da Gündelik Hayat

Osmanlılar, koğuculuk, iftirâ, tezvîr, küfür, kin, garaz, kumar, intihar, düello ve cinâyet gibi her türlü fenâlıklardan son derece kaçınıp korunmaya çalışmışla

Kanuni'nin Hayret Ettiren Vasiyeti!

Ulu Hâkan Kanuni Sultan Süleyman’ın cenâzesi, dört yüz muhâfızın nezâretinde İstanbul’a getirildi. Sü­ley­mâ­ni­ye Câmii’nin musallâ taşına kondu. Cenâze namazı

Muhteşem Süleyman Nasıl Öldü?

Mânevî kuvvetlerle takviye edilerek dün­ya coğrafyasına hükmeden, ta­rihi elinin çizdiği mecrâdan akıtan dâhî pâ­di­şah, büyük cihangir Kânûnî Sultan Süleyman H

Avrupa’nın En Nazik ve Kibar Milleti

Osmanlıların edep, nezâket ve terbiye husûsunda kaydettikleri seviye, hiçbir milletle kàbil-i kıyas değildir.

Osmanlı'nın Gönüllerdeki Yıldızları

Bu ve emsâli zâtlar, derin, mehtaplı bir gece gibi Devlet-i Aliyye semâsının gönüllere yansıyan pırıltılı yıldızları olmuştur. Yetiştir­dik­leri insanlarla bu c

İslamʼda Kardeşlik Ahlakı ve Hukuku

Nebevî terbiye altında yetişen sahâbe nesli Allah Resûlü’nün tevâzû hâlinden müstesnâ nasipler almışlardır.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.