Allah`a İman

Allah Fakire Sabrı, Zengine Yedirmeyi Emretti

Allah -celle celalühü- kullarını sadece güçlerinin yeteceği zorluklarla imtihan eder.

Hâlis Kulluğun Özü

İnsan olarak en büyük vazifemiz, Rabbimize olan şükür borcumuzu ödemeye çalışmak. Yoktan var edilmiş olmak bile şükründen âciz kalınacak bir nîmet… Hâl böyleyke

Tekrarı Olmayan Tek İmtihan

Ömür, sınırlı bir imtihan müddetidir. Bir sefere mahsus verilen ve tekrarı olmayan bir mühletten ibârettir. Zira dünyaya tekrar gelme imkânı olsaydı, ilâhî imti

İlâhî Kudret Akışları

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, eserlerinde sıkça kullandığı “ilâhî kudret akışları” ifâdesiyle kastettiği mânâyı anlatıyor.

Allah'a (cc) Teslimiyet Nasıl Olmalı?

Yaratılmış bütün varlıkların ilmi, onları yaratan Allah Teâlâ’nın ilmi yanında deryadan bir katre hükmünde olduğundan, insanın sınırlı aklıyla kavrayamayacağı n

Allah'ın (cc) Sevdiği Kulun Alâmetleri

Muhakkak ki mü’min, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e duygu derinliği ile yaklaştığı, rûhunu nefsânî ve süflî bütün çizgi ve görüntülerden boşalttığı v

Kul İle Rabbi Arasındaki Perde

Benlik ve nefsâniyeti terk etmek, mânevî terakkînin ilk şartıdır.

Bir Peygamberin Tâkatini Eriten Tecellî

Muhabbet ve onun zıddı olan buğz duyguları, Allâh için olmaz ise, yâni buğz edilmesi gerekene muhabbet beslenir, muhabbet duyulması gerekene de buğz edilirse, b

Allah'a Borç Vermek İster Misiniz?

Bize emânet olarak verilen bu beden, can ve mal, elimizde ebedî kalacak değildir. Muhakkak birgün âniden hepsi ile vedâlaşacağız ve her şey mülkün gerçek sahibi

İslam’ı Tebliğ Etmenin Fazileti

Hidayete ermek insanın elinde midir? Bir kulun yılmadan, vazgeçmeden, ye’se de rehâvete de kapılmadan İslam’ı tebliğ etmesinin fazileti.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.