Kaburga Dolması Tarifi

Kaburga dolmasını denediniz mi? İşte tadı damağınızda kalacak tarif...

Kaburga dolması nasıl yapılır?

Malzemeleri:

1 adet bütün kaburga,

1 adet iğne,

Yorgan ipi,

Kaburga Marinasyonu İçin

1 adet orta boy kuru soğan – rende,

2 yemek kaşığı biber salçası,

2 yemek kaşığı domates salçası,

3 yemek kaşığı yoğurt,

Tuz,

Karabiber,

Kuru kekik,

İç Pilav İçin 

2 yemek kaşığı tereyağı,

1 adet soğan – yemeklik doğranmış,

2 su bardağı pirinç,

2 yemek kaşığı dolmalık fıstık,

2 yemek kaşığı kuş üzümü,

2 yemek kaşığı toz şeker,

1 tatlı kaşığı yenibahar,

1 çay kaşığı tarçın,

Tuz,

Karabiber,

Zeytinyağı,

3 su bardağı su,

Marinasyon İçin 

Bir karıştırma kabının içerisinde marinasyon için olan tüm malzemeleri karıştırın ve kaburganızı bu harçla ovup streçleyip dolaba kaldırın.

İç Pilav İçin

Bir pilav tenceresinde zeytinyağını koyup ısıtın, ardından soğanı ekleyin pembeleşinceye kadar kavurun. Dolmalık fıstığı ekleyip kavurmaya devam edin. Pirinci ekleyin, tuz ilave edip kavurun.

Suda yumuşamış kuş üzümlerinin suyunu sıkıp ekleyin, ardından baharatlarını ekleyin ve karıştırın. Son olarak su ve şekeri ilave edip karıştırdıktan sonra tencerenin kapağını kapatıp yüksek ateşte kaynamaya bırakın. Ardından pilavın suyunu iyice çekene kadar 15 dakika kısık ateşte pişirdikten sonra kapağını açın, kağıt havlu koyup yeniden kapağını kapatıp demlendirin.

Marine ettiğiniz kaburganızı fırın kabınızın içerisine alın. Deri kısmından bir cep açın. Bu açtığınız yere hazırladığınız iç pilavı doldurun ve açtığınız cep kısmını iyice dikin. Üzerini alüminyum folyo ile kaplayıp 180 derecede önceden ısıtılmış fırında 1 saat pişirin.

Ardından üzerini açıp 1 saat daha üzeri açık bir şekilde üzeri kızara kadar pişirmeye devam edin. Üzeri kızaran kaburganızı üzerinden ipleri aldıktan sonra sıcak servis edin. Afiyet olsun.

Kaynak: Arda'nın Mutfağı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.