Kabul Olunan ve Reddedilen Duâlar

Hadisler ışığında Allahüteâla’nın kabul buyurduğu, icâbet ettiği ve reddettiği dualar...

DÖRT YERDE DUAYA İCABET OLUNUR

Dört yerde semânın kapıları açılır ve duâya icâbet olunur:

  • Allah yolunda saf bağlandığı zaman.
  • Yağmur yağarken.
  • Namaz kılınırken.
  • Kâ’be görüldüğü zaman.

(Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 3337)

“İki vakit vardır ki, semânın kapıları açılır. Bu vakitlerde duânın reddolunduğu çok azdır. Biri namaza kalkıldığı zaman, diğeri Allah yolunda saff-ı cihâd bağlandığı zaman.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 4623)

REDDOLUNMAYAN DÖRT DUA

Dört duâ vardır ki: reddolunmaz:

  • Dönünceye kadar hacının duâsı.
  • Evine gelinceye kadar gazinin duâsı.
  • İyileşinceye kadar hastanın duâsı.
  • Bir de kardeşin kardeşine gıyabında ettiği duâ.

Bunlardan en çabuk kabul olunan duâ kardeşin kardeşine gıyabında etdiği duâdır.”

(Suyûtî, el-Câmiu’s-sağir, no: 915)

ÜÇ KİŞİNİN DUASI REDDOLUNMAZ

Üç kişi vardır ki Allah onların duâlarını reddetmez:

  • İftar edinceye kadar oruçlunun duâsı.
  • Mazlumun duâsı.
  • Adaletli devlet reisinin duâsı.

(Tirmizî, Deavât, 48; İbn Mâce, Duâ, 11)

KABUL OLUNACAĞINDAN ŞÜPHE OLUNMAYAN ÜÇ DUA

Üç duâ vardır ki kabul olunacağında hiç şüphe yoktur:

  • Babanın, evlâdına duâsı.
  • Misafirin duâsı.
  • Mazlumun duâsı.

(Ebû Dâvûd, Vitr 29/1536; Tirmizî, Birr 7/1905, Daavât 47; İbn-i Mâce, Duâ 11)

İKİ DUA ARASINDA ENGEL YOKTUR

İki duâ vardır ki, Allah ile bu iki duâ arasında hicâb yoktur:

  • Biri mazlumun duâsı.
  • Kardeşin kardeşe gıyabında duâsı.

(Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 4207)

DUASI KABUL OLUNMAYAN KİMSELER 

Üç kimse vardır ki duâ ederler de icâbet olunmaz:

  • Nikâhı altında kötü ahlâklı bir kadın bulunup da onu boşamayan erkek.
  • Bir başkası üzerinde emânet mal bulundurup da şâhidle onu tesbît etmeyen.
  • Malını sefih bir kimseye veren adam. Çünkü Allah Teâlâ “Mallarınızı sefih (beyinsiz) kimselere vermeyiniz” buyurmuştur.”

(en-Nisâ, 5; Hâkim, II, 331/3181)

Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Bir başkası üzerinde emânet mal bulundurup da şâhidle onu tesbît etmeyen biraz aciklarmisiniz. allah razı olsun

    Aşağıdaki açıklamayı Tam anlamıyla Yazarmısınız. Malını sefih bir kimseye veren adam. Çünkü Allah Teâlâ “Mallarınızı sefih (beyinsiz) kimselere vermeyiniz” buyurmuştur.”

    Babanın evladına yaptığı duanın reddedlmeyeceğinden söz edilirken Hz. Nuh'un oğlu için Yaptığı duanın reddedildiğine ayetlerde rastlarız.Bunu nasıl yorumlarsınız

    • Esteıyzü billahi "Yehdi men yeşa" buyuran Yüce Mevlamız dilediğini hidayete erdirecek olduğunu söyledi. Allah teala celal sahibidir. Kendi iradesiyle iman etmeyen, zulmeden, nimetleri verene şükretmeyenlere, veya yapılan duyı haketmeyenlere mutlak adaletiyle hakettiklerini verir. Allah bu duruma düşmemizi istemez, bunu isteyen Şeytan. Allahın bizleri Rahman ve Rahim isimleriyle yarlıgamasını istemeliyiz. Yani rahmetiyle, merhametiyle bağışlaması için dua etmeliyiz. Allah bütün dualara icabet eder yani cevap verir. Ancak aynen kabul etmek zorunda değildir. Herkesin kendi kendine ölmeden önce hesabını yapması isteniyor. Selam ve dua ile kalınız. Mesut ANLAR (Gemlik Ali KÜTÜK Ortaokulu DKAB Öğretmeni)

    • şöyle de düşünülebilir. şuan herhangi bir baba el açıp dua etse ve Allah'a yalvararak "Rabbim! Yarın oğlumu mutlu et de evimizin önüne bir araba indir." dese bu dua kabul olur mu sizce? çabalamadan etmeden yapılan dualar kabul olunur mu? Allah'ın emirlerince istediği şey, tevekküldür. Eğer Hz.Nuh'un (a.s) oğlu iman etmeye yaklaşsaydı iman etmeye çalışsaydı Hz.Nuh'un duası kabul olunurdu.

    • Hangi ogluna ham sam yafes kenan

    • O kıssa da galiba Hz, Nuh neden ailesinin kurtulmasını istediği halde oğlunun öldüğünü soruyordu ALLAH TEALA cevap buyuruyor o senin ailenden değildi bir okuyun

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.