Kabir Ziyaretinin Hükmü Nedir?

Kabir ziyareti dinen caiz midir? Kabir ziyaretinin hükmü nedir?

Kabirleri ziyaret etmek erkekler için olduğu gibi, kadınlar için de mendubdur.

KABİR ZİYARETİNİN HÜKMÜ

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirleri ziyaret, size ahireti hatırlatır.” (İbn Mâce, “Cenâiz”, 47.)

“Ben sizi kabirleri ziyaret etmekten nehyetmiştim. Fakat Peygamberiniz Muhammed’e (sas.) annesinin kabrini ziyaret etmesi için izin verildi. Siz de kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabir ziyareti, ahireti hatırlamaktır.” (Müslim, “Cenâiz”, 36, Tirmizî, “Cenâiz”, 60.)

Peygamberimiz (s.a.v.), ilk zamanlarda kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştı. Bunun sebebi şu idi:

İslamiyet, tevhid akidesini getirmiştir. İslam’ın en belirgin niteliği budur. Bu inanç, bir olan Allah’a inanma esasına dayanır. Allah vardır ve birdir. Eşi ve dengi yoktur. Yalnız O’na ibadet edilir ve yalnız O’ndan yardım istenir. O’na gösterilen saygı ve tazimin bir benzerini başkasına göstermek tevhid inancına aykırıdır.

İslamiyet’ten önce Arap yarımadasında putlara tapılıyor, kabirlere secde ediliyordu. Yahudi ve Hristiyanlar da aziz saydıkları kimselerin kabirlerini ibadet yeri hâline getirmişlerdi. Allah’ı bir bilmek ve yalnız O’na ibadet etmekten ibaret olan İslam dinini yeni kabul etmiş olan insanlar, İslamiyet’ten önceki bu alışkanlıklarını İslam’a da aktarabilirler ve böylece tevhid inancını bozarlar endişesiyle Peygamberimiz (s.a.v.) ilk zamanlarda kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştı.

Müslüman olanlar, İslamiyet’i ve Onun tevhid inancına verdiği önemi iyice kavradıktan sonra Peygamberimiz (s.a.v.) kabirleri ziyarete izin vermiştir. Bizzat kendisi de annesi Hz. Âmine’nin mezarını ziyaret etmiştir. Ayrıca Peygamberimiz (s.a.v.) her yıl Uhud şehidlerini ziyaret ederlerdi. Ara sıra Medine’deki Bakî Kabristanını da ziyarette bulunur, dua ederdi.

Hz. Âişe validemiz de Mekke-i Mükerreme’de defnedilmiş bulunan kardeşi Abdurrahman’ın kabrini zaman zaman ziyaret ederdi.

İbn Ebî Müleyke diyor ki: Bir defasında Hz. Âişe validemiz kabir ziyaretinden dönüyordu. Kendisine:

—Ey Müminlerin annesi, nereden geliyorsunuz, diye sordum. Hz. Âişe:

—Kardeşim Abdurrahman’ın kabrini ziyaret ettim, oradan geliyorum, dedi. Ben kendisine:

—Peygamberimiz kabirleri ziyareti yasaklamamış mı idi, diye sordum. Hz. Âişe:

—Evet, vaktiyle yasaklamıştı, fakat sonra ziyaret edilmesini emretti, diye cevap verdi. (Sahih-i Buhkabir ziyaretiârî Muhtasarı, Tecrid-i Sarîh Tercemesi, IV, 374.)

Peygamberimiz (s.a.v.) ve ashabının kabir ziyareti bizim için örnektir.

Kabirleri ziyaret ederek ölülerimize dua etmemiz ve onlar için Allah’tan af dilememiz, hem ölüler için hem de hayattakilerin ölümü hatırlayarak kendilerine çekidüzen vermeleri için yararlıdır. Peygamberimiz (s.a.v.), kabir ziyaretinin sebebini açıklarken, “çünkü kabir ziyareti, size ahireti hatırlatır.” buyurmuştur.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN KABİR ZİYARETİ NASILDI?

Peygamber Efendimiz’in Kabir Ziyareti Nasıldı?

PEYGAMBERİMİZİN KABİR ZİYARETİNDE OKUDUĞU DUA

Peygamberimizin Kabir Ziyaretinde Okuduğu Dua

KABİR VE MEZAR İLE İLGİLİ HADİSLER

Kabir ve Mezar ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.